KEŞFET

add_boxPaylaş
@sidretulmunteha
Alıntı
3g
"Alfa çocukları gri giyerler. Bizden çok daha sıkı çalışırlar çünkü korkulacak kadar zekidirler."
272'in 52. sayfasında
Cesur Yeni Dünya
Aldous Huxley - İthaki Yayınları - 2023
@ebruckr
İnceleme
8a
İsmiyle dikkatleri çeken, dizi tadında sürükleyici bir öykü.Bize değerlerimizi hatırlatan, bizden bir kalem.Bir solukta okuyabilirsiniz, lakin eserin etkisinden uzun süre çıkamayabilirsiniz.Yazar kitap kapağında "Ben gönüllere satırlarımla bir huşu ağacı tohumu ektim.Yürekler Yaradan'ın sevgisiyle gölgesinde dinlensin, kuşlar meyvelerinden şifalansın ve dallarında dinlensin, çocuklarsa kabuklarından kayık yapıp yüzdürsün. " diyerek çok güzel bir niyetle yazdığını belirtmiş.Mevlana'nın Yunus Emre'nin öğütleriyle hayatına yön veren Zeynep'in hikayesini mutlaka okumalısınız.
Huşu Ağacı
Funda Uçuk Er - Cezve Kitap - 2020
#Alıntı - @albayrakhsn
Alıntı
11g
Dünyayı biz şekillendirmeyiz, dünya bizi şekillendirir. Merhamet
Merhamet
Bryan Stevenson - Koridor Yayıncılık - 2020
#Yaşam - @mervekaba
Alıntı
7a
Geleceği yaratmak, değerleri yaşamak ve yaşatmakla mümkündür.
392'in 151. sayfasında
Savaşçı
Doğan Cüceloğlu - Remzi Kitabevi - 2023
@sidretulmunteha
Alıntı
15g
Toplumun omurgasını düşünürler değil, oymacılar ve pul koleksiyoncuları oluştururlar.
272'in 32. sayfasında
Cesur Yeni Dünya
Aldous Huxley - İthaki Yayınları - 2023
@ebruckr
Alıntı
7a
Geçmiş, şimdinin kabuğudur.Anı yaşamak için kabuğundan kurtulman gerekir.Bu canını çok yakacak olsa da.
416'ın 35. sayfasında
Dünyasızlar
Kaan Murat Yanık - Turkuvaz Kitap - 2020
@nurress
Alıntı
17g
Televizyon, boş hayatlarımızın hiçliğinden yola çıkarak projeler inşa etmek gibi bitkin düşürücü bir zorunluluktan bizi uzaklaştırır; gözleri aldatarak ruhu anlamın büyük işinden kurtarır.
304'ün 157. sayfasında
Kirpinin Zarafeti
Muriel Barbery - Kırmızı Kedi Yayınevi - 2024
@berrybutcher
İnceleme
5a
On sene önce suç türünde yeni ve farklı bir kitap arayışındayken keşfetmiştim Ana Kuzusu'nu. Gerçekten de farklılık konusunda beklentinizi karşılayacaktır. Sadece konuda boşluklar vardı ve yazar, amatörce bir anlatım ortaya çıkarmıştı. Kitap eleştirmeni değilim ancak on sene geçmesin rağmen hâlâ konusunu ve zayıf anlatımını net bir şekilde hatırlıyorum.
ANA KUZUSU
Kevin O’Brien - Martı Yayınları - 2015
#Alıntı - @huriyecap
Alıntı
5a
Depresyonun söz konusu nedenleri hakkında düşünmektense insanlara ilaç veriyoruz ve "ilaçlar bir sanayi haline geldi".
368'in 171. sayfasında
Kaybolan Bağlar
Johann Hari - Metis Yayınları - 2024
Işıl , bir kitabı okuyor.
@isil
14g
Sessizliğin Sesi
Myron Uhlberg - Beyaz Balina Yayınları - 2020
#Alıntı - @albayrakhsn
İleti
13g
Soruyorum size, kime güvenebiliriz?.. Savaş ve Barış 2 Cilt Takım
#Türk Edebiyatı - @rehavi
Alıntı
26g
Ne yani, solacak korkusuyla çiçek de mi açtırmayacağız yüreğimize?
140'ın 60. sayfasında
Arayış
Fethi Korkmaz - Fihrist Kitap - 2022
#Tarık Tufan - @mervekaba
Alıntı
18g
Vücudumuza musallat olan simsiyah duman sanki o günden sonra içimizde yer etmiş bir daha hiç çıkmamıştı; kalbimizin duvarlarını karartmış, yaşama sevincimizi çalmış, bizi ömrümüz boyunca yanık ve iş kokulu hatıralara mahkûm etmişti.
312'in 96. sayfasında
Gece Açan Çiçekler
Tarık Tufan - Doğan Kitap
@berrybutcher
Alıntı
6g
"Bazı şeyleri hep söylemek istiyoruz, karşımızdaki bakalım dinlemek istiyor mu diye hiç düşünmüyoruz."
Yol Ayrımı
Kemal Tahir - Ketebe Yayınları - 2022
#İnceleme - @rehavi
İnceleme
25g
ARAYIŞ, sadece yolda olmak değildir aynı zamanda yoldan da çıkmaktır. Tüm sınırlarını aşmak ve ruhani bir yolculuk. Salt delilik ya da özgürlük değil bahşedilen sadece kopuş. Toplumdan zaten vazgeçen bireyin en sonunda kendinden de ümidini yitirmesi. Lakin yolumuzun üzerinde bize cesaret verenlerin olması yeni bir umut ışığı gibi görülebilir(!) İşte tüm hikayenin koptuğu an. Bilirsiniz ya bazen ilerlemek için kopmak gerekir. Tüm bağları yitirmek : geçmişle ve gelecekle. Aydınlığı satmadan karanlıktan nasıl çıkabilir insan...sıyrılamadığımız ve birçok kederimiz de ortak. Bu imgelem bu coşkunluk varoluşun çürük kokan mücadelesi hepimiz bu kervanın güdüldüğü diyardayız. Bilincin dışına yerleşen bu vurum kitabı elinize aldığınız anda ki noktada sizi de serüvene itiyor.

Ya tüm yaşamımız bir rüyaysa? Ve aslında uyandığımızda tüm gerçeklik algımız yitiyorsa? Ve mazimizin bilinenin tam aksi sadece bir kayıp olmadığını kim ispatlayabilir? Hatırladığınız kadarını hayat olarak kabul ediyorsunuz. Ve bu sizi "salt yanıltan şey." Tüm yaşamımız sadece başka bir yaşamın telaşı. Ve uyanıklık hepimiz için korku olacak. Çünkü hiç yaşamadık. Hepimiz yaşama, gözlerimizi kapattığımızda başlayacağız. Bizleri ayıran tek şey : rollerin farklı olması.
Rüya: insanı uyandırır. İşte bu bilinçle bu kitabı bir defa kavramak gerekiyor gerisi zaten gelecek. Ve bir defa gerçek ile bağını yitirirsen sayın okuyucum korkarım ki kitap bitmeyen bir yolculuk olacak ve sonunda kapalı kutu hep kapalı kitap ise hiç açılmamış.

Tüm karakterleriyle baştan sona bir çırpınış hikayesi. Kimi can veriyor ellerde kimi de can buluyor! Her karakterin kitaptaki herhangi bir nesnenin bulunma ve o an orada durmasının bir sebebi var. Sembolleri kullanabilmek ve hatta onlara bir ruh ihtiva etmek her halde her romancıda olduğu gibi banada büyük bir haz vermekte en azından bende oluştuğu kesin. İmge
4 bölümden oluşuyor eser. 1-3 bir olarak algılanmalı. Her bölümün farklı bir kritiği var. Ancak son bölüm ya bizim kafamızda bir şey uyandırır ya da kitabı yaktırır. :)

Umay'ın en çok hoşuma giden özelliği ise oyunlar oynamasıydı. Deliliğin o son evresi artık. Kurtulamıyorsak delirmeliyiz. Yaşasın delirmek için yaşam mücadelesi verenler!
Umay delidir demiyorum ama sayın okuyucu hangimiz akıllıyız ki? İstemez miyiz Eyfel Kulesinin altında Maupassant ile bir öğle yemeği yemek. İşte tam sırası. :)

Yazarken de fuzuli şeylerden kaçınma gereksinimi duydum. Toplumun beğenisini umursamadım ve evet bir sanat icra ediyorsam bir sanat olmalı. Okunduğu zaman ne bu ya değilde iyi ki okundu. Dudaklarda bir tat kalpte bir sevgili
bırakmayan eserleri tutmuyoruz şimdilerde...
ve karakterleri taşımak ise bir meseleydi. En çok zorlandığım yer de burası oldu. Umay bir hastaysa hasta gibi davranmalı ve ölü olan herkes ölü gibi. Gerçek olmayanlarsa kendi kimliklerini taşımalıydılar.
Okuyucu bunu bilmeli mi, anlamalı mı? Tarkovsky gibi davranmayı seçtim. Her şeyi okuyucuya vermek onu aptala yerine koymaktır. Benim okuyucularım Uhrevi bir yolculuktadır. Onlar her şeyi keşfedip bulacaklar.
Ama şunu söylemek istiyorum. Hiç kimse yolculuğun kolay olduğunu söylemedi ve sadece sabredenler keyifle varacak istediğine...
Sıyrılılamamış umutsuzluk demek istemiyorum ama Arayış umudun yittiği yerde başlıyor.

Rüya ile gerçek arasına dokunmak rüyanın ve gerçeğin bilinenin ötesine taşınmaktır. Bunun için iki argüman gerek merak ve yalan... Bu ikisi bizi oluşum için üst tura taşır. Bir diğeri ise değer vermektir. Bize de bu oldu işte. Değer verdik. Verdik ki yaşasınlar ve görelim.
Birden fazla kişilik ve birden fazla hayat. Her hayatin rolleri de birbirinden farklı olmalı mutlaka. Her rol için farklı bir gerçeklik ve ölüm biçilmeli. (Ölüm'ü çok kullandım sayın okuyucu aslında hepsi gerçek. Ölüm yalan.)

Kelimeleri dans ettirmek istiyorum, anlatmak değil. Kelimeleri, düşünmek için kendime rehber edinemem edinmemeliyim. En çok da onlardan kaçıyor Umay ve en çok düşünmeyi düşman belliyor kendine. Arayış uzadıkça mesafe arttıkça gerçek ve zaman arasındaki boyut ne kadar anlamsızlaşıyorsa rüyada olmak ve o anda gerçeği istemek gerçeğin içinde tutunacak yeni bir dalı umut etmek gibi. Umay'a da böyle oluyor işte. Rolleri dağıtmayı değilde onları anlamayı seçiyor ve okuyucusuna da anlamak için zemin oluşturuyor.
Arayış yolda olmak mıdır, kendini bulmak mıdır, yoksa özlenilen bir mefkure mi? Hepimizin var bir hedefi kendine dahi söylemediği...şimdi niyetimiz cevap vermek değil ama görmek ya da işlemek fikirleri.

Evet sayın okuyucu anlamak için neyi bekliyorsun? Şimdi sakince kapağı aç ve senin için hazırlanmış olmayan kelimeleri kendine öyle yedir ki kalktığında işte bunlar benim de!

Neden göçebe? Evet okuyucu hepimiz gezdireceğizz bunu... akıllarda.
Tutunmasın. Tutundurtmayalım.

Kendi kitabım üzerine söylenmiş birkaç ufak söz. Okuduktan sonra sizin kitabınız olacak sayın okuyucum. Ve evet bazı yerlerde kelime yanlışları fark ettim. Onlarıda ikinci baskıda düzeltmek ümidiyle. Sevgiyle ve kitapla
Arayış
Fethi Korkmaz - Fihrist Kitap - 2022
3
@monaroza
Alıntı
2g
“Nerede olursan ol, bulunduğun yer cennetimizdir.”
384'ün 160. sayfasında
Huzur
Ahmet Hamdi Tanpınar - Dergah Yayınları - 2024
1
#Alıntı - @albayrakhsn
İleti
20g
Gözler kimi gördüğünü unutur ama
Kalpler kimi sevdiğini unutmaz.
@berrybutcher
İnceleme
5a
Adın da anlaşılacağı üzere bizim perspektifimizden "uzaylılar" ile olan bir mücadele konu alınmış. Günümüz için bile yeterince sağlam bir bilim kurgu olduğuna inanıyorum. Çünkü kitaba ulaşacak herkes zaten uzayla ilgilenen ve en ufak keşifleri takip eden insanlar değil. Tatmin edici şekilde, rising action kısmından climax'e kadar detayları sağlam oluşturulmuş bir kitap.
Dünyalar Savaşı
H. G. Wells - İş Bankası Kültür Yayınları - 2024
@mihra
28g
2025 Okuma Hedefi 2 Kitap Okudu / 15 Hedef
@afrosokuyor
1g
2025 Okuma Hedefi 0 Kitap Okudu / 100 Hedef
#İyi gelen... - @huriyecap
İleti
1g
@melisaarslan
Alıntı
5a
“Biz görmüyoruz diye bu bahçenin bir Bahçıvanı yoktur diyemeyiz."
Od
İskender Pala - Kapı Yayınları - 2021
@yaseminkarasi
Alıntı
6s
Hemen herkesin yalnız kendisinin anlatabileceği bir hikâyesi vardı.
224'ün 32. sayfasında
Beş Şehir
Ahmet Hamdi Tanpınar - Dergah Yayınları - 2024
@monaroza
Alıntı
13s
Öylece yan gelip yatarak mükemmel bir sevginin düşünü kurmak kolaydır.
544'ün 157. sayfasında
Kurtlarla Koşan Kadınlar
Clarissa P. Estes - Ayrıntı Yayınları - 2024
@gokhan_ak
İnceleme
4a
Jack London'ın gerçek yaşam hikayesi
İnsan aşk için neler yapabilir?
Bir insan bilgiye ulaşmak için ne kadar çaba harcayabilir?
Herkes sana "yapamazsın" dese de kendine inanarak devam edebilmenin sırrı nedir?

İşte tüm bu soruların cevabı iki kelime de özetlenebilir: "Martin Eden"

Jack London'ın yaşadığı dönemde bugün olduğu gibi sanat, edebiyat ve kitaplar herkes için değildi. Sadece seçkin bir kesimin yani burjuvaların hizmetine ve beğenisine göre tasarlanmış bir sanat anlayışı hakimdi. Eğitim, sadece seçkin bir kesimin emrindeydi, insanlar ya üst neslinden gelen maddi imkanlarla eğitim alarak seçkin bir zümreye dahil oluyor ya da ağır ve zor şartlarda işçilik yapıyorlardı. London'da küçük yaştan itibaren her türlü ağır işte çalışmış; istiridye korsanlığı, boksörlükle, çamaşırcılık, -altına hücum döneminde- altın aramış, cezaevine düşmüş, yeri gelmiş dilencilik yaparak hayatla mücadele etmiş bir insan olarak maceraperest, zorlu bir hayat yaşamıştı. Yaptığı değişik işler ve dünya yolculukları süresince pek çok değişik olayı, farklı insanı ve hayatın acımasız -gerçek- yüzünü görmüştü. Yaptığı gözlemlere göre bir insan dünyada bu ağır şartlar altında çalışmak için gelmiş olamazdı. Bu sebeple daha çok kazanabileceği, aynı zamanda kendisi için bir tutku olan yazarlık mesleğine yöneldi. Bunun için pek çok değişik kitap okudu, eğitimli olmamasına rağmen elinden geldiğince kendini geliştirmeye çalıştı, her türlü felsefi konuyla ilgilendi. Bu sürecin sonunda oldukça kıymetli yazılar yazarak bunları edebiyat dergilerine gönderdi. Bir derginin yazılarından birisini beğenerek 25$ vermesi üzerine yakaladığı motivasyon onu büyük bir yazar yapan kapıyı aralamış oldu.

London'ın yaşadığı döneminde edebiyatın aristokratlar için yapılıyor olması edebi ürünlerin hayatın gerçeklerinden uzak, seçkinlerin hayatını anlatan, mutlu sonla biten bir masallar dünyası haline gelmesine yol açmıştı. London bu anlayışı ısrarla reddederek halkın gözünden, halk için yazılar yazdı. Bu şekilde proleterler için yazı yazan ilk yazardır. Sonuçta hayatın binbir yüküyle mücadele eden insanların trajik yaşamlarını yazdı ve onu her kesimden, her kültürden milyonlarca insan okudu. London aynı zamanda yazdığı edebi metinlerde felsefi bir altyapı sunan ve bu minvalde yazılar yazan da ilk yazardır.

Karl Marx, Herbert Spencer, Friedrich Nietzsche ve Charles Darwin en çok etkilendiği insanlardır. Kitaplarında sosyalizmi çokça anlatmasına rağmen, Nietzsche'nin bireyselciliğini de yansıtmıştır.

İncelemeye London'ın hayat hikayesiyle başlamamın nedeni Martin Eden'in bizzat yazarın yaşamından kurgulanmasıdır. Bunu, yazarın "Martin Eden benim" demesiyle de anlayabiliriz. Martin Eden tıpkı London gibi hayatın zorluklarını çekmiş, kendi döneminde hor görülen bir sınıfa mensup olmasına rağmen sürekli kitaplar okuyarak kendisini geliştirmiş ve yazar olmak için büyük çaba harcamıştır. Tüm bu çabaları da sevdiği bir burjuva kadın için yapmıştır. Martin Eden yazar olmak ve para kazanabilmek için kendini geliştirmesiyle birlikte fikir ve felsefi dünyası da gelişmiş ve değişime uğramıştır. Yalnız eserde Martin Eden figürü London'ın Sosyalist yapısından ziyade bireyselci yapısı ile ön plana çıkmıştır. "Martin Eden bireyselci olduğu için öldü ben ise sosyalist olduğum için yaşadım" diyerek yazar bu durumu kendi tarzıyla ifade etmiştir.

Eserde Martin Eden'in herkesin aksini düşünmesine rağmen kendine inanması, yüksek bir özgüvenle işine sarılıp başarı uğruna vazgeçmeden direnmesi gerçekten takdire şayan bir çabadır. Şüphesiz bunda geçmişte yaşadığı zorlu yaşamın etkisi vardır. O dönem yazarlık yapan entelektüel züppe burjuvaların aksine Martin Eden hayatı her yönüyle görmüş, insanlara ve hayata dair müthiş gözlemler yapmıştır. İlk dönem London'ın hayatında da olduğu gibi pek çok yazısı "üslup" hataları yüzünden yayımlanmamış ya da düzenlenmiştir. Martin Eden eserde başarılı yazarların yazılarını çokça araştırmış ve başarılı olacak tarzı özenle taklit ettiğini belirtmiştir ki gerçekten de London hakkında pek çok yazarın intihal veya benzerlikler sebebi ile eleştirisi söz konusudur.

Eser o dönem dünyanın içerisinde bulunan sınıf çatışmasını bir aşk ilişkisi üzerinden kurgulamıştır. Sevdiği kadını kazanabilmek adına sınıf çatışmasının tam göbeğine düşen Martin Eden, bir yandan hayatın güçlükleriyle mücadele ederken bir yandan da içinde bulunduğu sınıfa yönelen önyargı ve aşağılamayla da mücadele etmiştir. Fakirlik, kimsesizlik, dışlanma gibi olumsuzları haddinden fazla yaşayan kahramanımız eserin ilerleyen kısımlarında tüm bunların üstesinden gelebilecek mi? Bunu da kitabı okuyacak olan okurların merakına bırakıyorum.

London'ın bu maceraperest ve hayatı basit yaşama felsefesi Amerikan Toplumunu ziyadesiyle etkilemiştir. Hatta yine büyük bir yazar olarak addebileceğimiz Charles Bukowski'nin hayatı da London'ın ve eserinde anlattığı Martin Eden karakterine çok benzemektedir.
London'ın alışılmış yazar profilinin dışında birisi olması çok anlamlıdır. Eğitim almamış olması, aristokrat olmaması, halktan birisi olması ve buna rağmen büyük bir başarı elde etmesi o döneme kadar yaygınlaşmış olan sanatın burjuvaların tekelinde olduğu imajını yerle bir etmiştir. Bu başarısı şüphesiz ki kendinden sonra ki kuşaklar için bir motivasyon ve güven kaynağı olmuştur. Bir insan okuyarak, kendini geliştirerek, eğitim almadan, yüksek edebi ve felsefi zenginliğe ulaşabileceğinin canlı bir örneğidir. Bugün herkesin sanat üretebilmesi London gibi adamların varlığının bir sonucudur. Bu açıdan London, edebiyat dünyasına emsalsiz hizmetler etmiş bir yazardır. London'ın hangi süreçlerden geçerek bu başarıyı yakaladığı Martin Eden karakteri üzerinden anlatılmaktadır. Başlı başına büyük bir mücadele, aşk ve felsefi derinlik içeren eseri herkesin okumasını tavsiye eder, keyifli okumalar dilerim :)
Martin Eden
Jack London - İndigo Kitap - 2018
#fikir ve düşünce - @berceste
İnceleme
7a
KARANLIĞIN GÖLGESİ…


Herhangi bir yazarın kitabını okumadan hayatı hakkında bilgi edinmekte her zaman fayda var. Sadık Hidayet ‘in bu eserini daha iyi özümsemek için biraz fazla bilgisele ihtiyaç duyabilirsiniz. İtina gösterilerek anlaşılması mümkün girift bir roman var karşımızda.

Kör Baykuş Çağdaş İran edebiyatının başyapıtlarından birisi. Eser İlk sayfasından itibaren bir labirentin içerisine giriyormuş hissi veriyor. Olay örgüsünden ziyade bir karakterin durumu üzerinden kurgulanmış bir eser. böyle girdaplı düşüncelere sahip bir eser okudum dersem yalan olur. Okuması ağır değildi gayet akıcıydı. Obsesif kompulsif bozukluk yaşayan bir baş kahramanın düşüncelerinin sarmalından müspet ya da menfi olarak etkilenmemek mümkün değil.

Sabahattin Ali’nin kuyucaklı Yusuf’taki ev halini anlatan söz bu eserdeki duruma bir nebze olsun ışık tutabilir ;
“Aynı evde, yan yana ve birbirine tamamen yabancı olarak yaşamak, feci bir şeydi.”

Edebi olarak karanlık ve gölge betimlemelerini okuduğunuz pasajlar, adeta karanlığın gölgesinden emarelerini izleyerek yol aldırıyor labirentin içerisinde.
Öyle bir hal alıyor ki içerisindeki dil, bu roman yazarın elinden değil, başkarakterinin düşüncelerinin dili olduğuna inandırıyor. Öyle keskin düşünce geçişlerinin içerisinde bunu bir roman olarak düşünmesi zor iken Sadık Hidayet ‘in ustaca geçişleri bu eserin ne kadar büyük bir yapıt olduğunu gösteriyor. Yüz sayfaya yakın bir romanın zihnin diplerini sıyırırcasına böyle kurgusal zenginlik içeren bir metine dökülmüş olması bile Kör Baykuş’u okunası bir eser yapıyor.

Romanın girift kurgusunun yapısını anlayabilmek için esrar kullanan bir keşin bu durumundan mütevellit düşüncelerinine sahip çıkamayan ve bu düşünce dilemmalarını halüsinasyonlara çevirerek hayatındaki olaylara yön vermeyi beceremeyen bir kişilikle bağ kurmamız gerektiğini bilmeniz gerekir.

Kör Baykuş ‘u gölge üzerinden betimlemesiyle labirentin çıkışını gösteriyor yazar…

Keyifli okumalar herkese
Kör Baykuş
Sadık Hidayet - Dorlion Yayınları - 2020
Melisa Arslan , bir kitabı okudu.
@melisaarslan
11g
Milli Mücadele Tarihi
Halil İnalcık - Kronik Kitap - 2022
@berrybutcher
Alıntı
22g
"İnsanların çoğu ufuktan ötesini göremiyor. Biri, 'Ufkun ötesinde bir şeyler var,' dediği zaman da onu dinlemiyorlar."
Şeffaf
Stephen King - Altın Kitaplar
#Yaşam - @melisaarslan
Alıntı
15g
Çevresi insanı zirveye de çıkarıyor,felakete de sürüklüyor.
Yaşadım Demek İçin Ne Yapmalı?
Büşra Sanay - Tuhaf Yayınları - 2024
1
@kadir15
Kitapla
25g
Kitap
Kitap
Yeni Kitap Yayınlandı
Özür dilerim kitap tek bölümde üç ayrı hikaye
@rabiaaa91
Alıntı
25g
"Bir gün olur diye umut ediyorum. Etmesem de olur. Belki de daha iyi olur. İnsan hafifler. "
Hisli Kirpi
İlhami Algör - İletişim Yayınevi - 2021