“Uzun bir bekleyişten başka bir şey olmayan hayatımın son bekleyişinin içindeyim bu sefer. Geleceği bekliyorum. O da beni bekliyor. Birazdan karşılaşacağız, hissediyorum. Bu kavgadan sağ çıkabilecek miyim bilmiyorum fakat bir önemi yok artık. Bundan sonra beklemek olmayacak, son bu. Cezamı önden çekmiş gibi hissediyorum. Ölsem bile rahat edeceğim, öldu?kten sonra beklemek de bitecek. Cennet cehennem meselesi filan ilgilendirmiyor beni, her ne olacaksa olsun artık hiçbir şeyi beklemem gerekmeyecek. Yanacaksam da yanacağım yani, gerçekten önemli değil benim için artık.”
Ru?yalarında ku?çu?cu?k, ru?yalarında kocaman bir havuzda boğulanlar. Gidip de dönmeyen, yeri doldurulamayanlar. Sadece acısını hafifletebilmek için çırpınanlar. Yollara koyulup yu?reklerindeki ateşi söndu?rmek isteyenler. Ku?tle halindeki ölu?mler... Ve kargalar, kara suratları ve katran kanatlarıyla gerçekten çoktular. Ateş Sönene Kadar, bazen boğazda bir du?ğu?m, bazen de manyakça bir kahkaha. Aylin Balboa’dan, o kendine özgu? bıçkın ve muzip anlatımıyla, geçmişle hesaplaşıp geleceğe kafa tutan sarsıcı ve tesirli öyku?ler