*İnsanlara pek güç meram anlatıyordu; yarım saat uğraşarak bir kelime çıkarabiliyor, etrafındakileri güldürmese bile sıkıyor, daha fazla da kendisi sıkılıyordu. Deniz ona oldukça mükemmel bir arkadaştı. Başaltındaki kirli yatağında, geminin burnuna çarpan dalgaların uğultusunu dinler, onları uykusunda bile duyardı.
Zaten sıkmadan uzun uzun anlatmasını bilen yegâne geveze, denizdir. Ömürlerinin dörtte üçünü denizde geçiren ihtiyarların arasında bile suların sesini sıkıcı, yeknesak bulan, bu sesten bıkan birine tesadüf edilmemiştir.* (‘Bir Gemici Hikayesi’ adlı öyküden)
Kimi kelimeler içinde hem hayatı taşır hem de onun sunamadıklarını. Bu yüzdendir ki bazen bir araya gelir ve hayatın verdiğinden çok daha fazlasını yaşatır insanoğluna. Bazı insanlar da hayatı kelimelerin içinden yaşar; onlarla bakar, duyar ve kimsenin bilmediği şeylerden bahsederler yine insanlara. Bize gördüğümüzden fazlasını anlatan ve hayatı kelimelerin içinden yaşayarak onları soluyan Sabahattin Ali’nin kuvvetli kaleminden çıkan öykülerinden bir seçki…