"Bu tarafta Anadolu çocuğu heder olup giderken, başkalarını düşünmek vazifemiz değildir. Tufan olsa, yerden cehennem fışkırsa, gökten yağmur yerine taş yağsa da umurumuzda değil, kim ne olursa olsun; Anadoluludan maada kimse aklımızı işgal edemez. Herhangi bir tehlikenin önünde duyduğumuz endişe, yalnız Anadolu içindir. Çünkü: O biziz ve biz oyuz." -Anadolu, 1921- Turancılığa da Osmanlı’ya da sırt çeviren, milletin ve vatanın özü olarak sadece ve sadece Anadolu’yu gören Anadoluculuk, erken Cumhuriyet döneminin biraz kenarda köşede kalan bir düşünce akımıydı. Siyasette yer tutamadılar, buna karşılık entelektüel alanda küçümsenmeyecek bir mesaileri oldu, kadrolaştılar. Bu birikim ve kadrolaşma, tek parti döneminin son evresinde CHP içinde güçlü bir grup teşkil etmelerini sağladı. Anadolucu ekip, CHP içindeki muhafazakâr kanadın omurgasını oluşturdu. Metin Çınar’ın çalışması, Anadoluculuğun öncü şahsiyetlerinin, Mükrimin Halil Yinanç’ın, Remzi Oğuz Arık’ın, Nurettin Topçu’nun düşünce dünyasını ele alıyor. Anadolucu kadroların CHP’ye nüfuzunu sağlayan Memduh Şevket Esendal’ın etkisi, tavrı ve fikirleri, kitabın önemli bir bölümünü oluşturuyor. Akım içindeki farklılaşmalar, söz konusu düşünürlerin yanı sıra, Anadoluculuğun değişik renklerini ortaya koyan dergiler boyunca takip ediliyor: Anadolu, Dikmen, Dönüm, Millet, Hareket, Çığır, Bizim Türkiye... Gerek inşa dönemindeki resmî milliyetçiliğin, gerek tek parti CHP’nin, zannedildiği kadar homojen olmadığını gösteren, ilginç bir çalışma.