1960’lardan itibaren Amerika Türkiye’ye bir rüya olarak sunuldu. "Küçük Amerika" olma hayalleri topluma empoze edildi. Tarihsel gerçekler olumsuzluklardan ayrıştırılarak, bir rüyaya dönüştürüldü. Oysa, günümüzde Amerika rüyası, ideolojik-kültürel-askeri-ekonomik saldırganlığı ve emperyalist vahşetiyle giderek bir kabusa dönüşüyor. Şimdi, ilk yerlilerinin torunlarının doğal kaynaklarından soyulmuş rezervasyonlarda yaşadığı bir ülke düşleyin. Ortalama yaşam beklentisi, 1940’lardakinin aynıdır. Bebek ölümleri ulusal ortalamanın yedi kat üzerindedir. Ülkenin en tanınmış siyasal mahkumu, bir Kızılderili önderidir. Seçmenlerinin yarısının oy kullanmadığı bir ülke düşleyin. Ulusun temsilciler meclisi, ulusu temsel etmiyor. Büyük ölçüde erkek ve beyazlardan oluşuyor. Senato, milyonerleri temsil etmekte. Dünya nüfusunun yüzde 5’ten azını barındırdığı halde dünya petrol kaynaklarının yüzde 25’ini kullanan bir ülke düşleyin. 1978’den bu yana bütün ülkelerden daha çok ağaç kesti. Asit yağmurları ve küresel ısınmanın başlıca sorumlusu. İşte burası Amerika... O halde Yeni Dünya Düzeni patentli "rüya" yalanı yerine, ABD patentli küreselleşme "kabus"u gerçeğinden söz edilmeli... Bu çalışma da bunu yapmaya çalışıyor...