Değersel veya aksiyolojik alan, varlığın, insan üzerinden kendini dışa vurumuyla oluşmaktadır. Bu anlamda bizim varlık veya ona egemen olan kanunları anlama veya kavrama gücümüz/iddiamız, bilgisel alandaki yetkinliğimizi belirlemekte, bu ise değer üretme konusundaki yeterliliğimizi ortaya koymaktadır. Cümleyi tersinden alacak olursak, herhangi bir değer üretmek istiyorsak güçlü bir bilgi birikimine ihtiyaç duyduğumuz gibi, buna ulaşmak için de varlığa hâkim olan kanunları anlama veya kavramamız gerekmektedir. Tabiatıyla bu evreleri geçmeden herhangi bir değer veya değersel unsur ya da bunların bir hasılası olan özgün ve kudretli bir medeniyet inşa etmemiz mümkün olmayacaktır. Bu ise millet olarak topyekün güçlü bir felsefi kültür veya zihniyete ulaşmakla mümkün hâle gelecektir.