Bu kitap 1960-1980 dönemi Türkiye’sini siyasi rejim ekseninde ele alıyor. Sorunlu liberal demokrasi tecrübemizi darbelere gidiş sürecinin ayrıntılı analizi üzerinden anlamaya çalışıyor. Çalışma yekpare ve değişmez siyasi aktörler varsayımını sorgulayarak, dönemin başlıca siyasi aktörlerinin süreç içindeki değişim ve dönüşümlerini tüm karmaşıklığıyla ortaya koymaya çalışıyor. Bir yandan aktörler ve süreçler üzerinde dururken, öte yandan devletin merkeziliği, mutlakçı siyasi kültür, düşük sosyo-ekonomik gelişme düzeyi, köylülük, çarpık kentleşme gibi yapısal denilebilecek unsurları da ihmal etmiyor.
Kitap, askeri darbeleri sınıf çatışmaları, iktisadi krizler ya da soğuk savaşın kaçınılmaz sonuçları olarak gören görüşleri eleştiriyor. Keza darbeleri, askeri ve sivil bürokrasinin kendine biçtiği rejim bekçiliği rolü ile açıklarken, bürokrasinin de bir parçası olduğu toplumsal çatışma eksenleri ve güç ilişkilerini ikinci plana iten analizleri de yetersiz buluyor. Ordunun, seçimle gelenler kötü yönettikleri için müdahale etmek zorunda kaldığı tezinin, rejimin dejenerasyonu sürecinde askerlerin katkısını maskelemesi nedeniyle savunulamayacağını söylerken; sivil siyasetçilerin darbelere gidiş sürecinde önemli sorumlulukları olduğunun da altını çiziyor.