İnce, kalın, sarkık, dik, sivri ya da fırça gibi...
Bıyık bırakmak bugün olduğu gibi geçmişte de yalnızca bıyık bırakmaktan ibaret olmadı. Kimi zaman siyasi duruşu, kimi zaman cinsel tercihi, kimi zaman da dini görüşü simgelemek için kullanıldı. Ancak bireysel ve coğrafi sınırları aştığımızda çeşitlenen, hatta tezatlaşan bu simgeleştirmeler, ortak kültür tarihimize dair başka ipuçları sunuyor.
Allan Peterkin, 1001 Sakaldan sonra bu kez dudakların üstündeki "iki tutam kıl"a odaklanıyor. İnsanlık tarihinde bıyığın izini sürerken mizahi anlatımını yine elden bırakmıyor. Aynı zamanda bir bıyık bırakma kılavuzu olarak da okunabilecek 1001 Bıyık`ta, bıyıklı ünlülerin hikayelerini ve bıyığa düzülen övgüleri bulmak da mümkün. Bıyık sevenlerin, sevmeyenlerin ve "iki tutam kıl"a yüklenen çeşitli anlamları merak edenlerin ilgiyle okuyacakları bir çalışma.