İnsan çaresizlik ve acı içinde kaldığı ilk anlarda bütün varlıklardan imdat umduğu, esen rüzgârdan, geçen bulutlardan bir teselli haberi beklediği gibi...
Ağlamak, uğradığımız felaketlere karşı vücudumuzda kalan son kuvvetin bir feryadıdır. Ağlayamadığımız zamanlar, bizde o kuvvetin de mahvolduğu vakitlerdir ki, onun yerini alan dokunaklı bir sessizlik en şiddetli acıyla dökülen gözyaşlarından daha yürek sızlatıcıdır.
"Bak, şu yıldızlar gecenin bu derin sessizliğinde nasıl parlıyor. Ta şu ufkun üzerinde, senin gönlüne bakan şu iki çift yıldız, düşündüklerini Venüs yıldızına söylemek için ufuklara doğru uzaklaşan iki beyaz güvercini andırmıyor mu? Bunlar güzel, hepsi güzel. Fakat sen onlardan daha güzelsin..."