An itibariyle kıldan ince kılıçtan keskin dünya hayatında Sırat'ı geçme imtihanındadır, ama o, Sırat'ı, ileride karşılaşacağı bir imtihan zannetmektedir.
İnsan sürekli bir şekilde ölüm bandında yaşar. İnsanın ölüme karşı isteksizliğine rağmen ölüm hep vardır. İnsanın kendi doğumundaki iradesizliği ve bilinçsizliğine rağmen doğumda hep vardır. Ruhlar âleminden anne karnına, oradan çocukluk, gençlik, yaşlılık duraklarına, yaşamın acı tatlı, sevinçli üzgün hallerine kadar dünyanın, insanın ve yaşamın her hâli, insana yolcusun, gideceksin diye hitap eder.
“İnançsızlık penceresinden bakıldığında dünya bir matem yeridir. Ölüm ejderhası geliyor, rastgele bir onu parçalıyor, bir öbürünü… Yaşam, vakit kollayan ölümün koynunda sürüp gidiyor böyle… Canlılar, yaklaşan ebedi ayrılık duygusuyla inleyen yetimler… Hepsi ama hepsi sahipsiz. Ağaçların bir sahibi yok. Kuşların bir sahibi yok. İnsanların bir sahibi yok. Kendisinin kâdir-i mutlak bir sahibi olmadığını düşünen biri, taşıdığı sayısız endişelerden nasıl kurtulabilir?
“Hırs, insanın en güçlü duygularından biri. O kadar güçlü ki onu dünyada doyuracak hiçbir zenginlik, hiçbir başarı yok. Karnı hiçbir zaman doymamış bir duygu. Hâlbuki o, büyük bir ahiret sermayesi.”
< "İnsan, kabre doğru hızla yol alıyor ama kendini dünyaya sabitlenmiş zannederek aldatıyor. Kendini bu dünyada ebediyen kalacakmış yalanına inandırıyor.”
“Aklın önemli gıdalarından biri fen bilimleridir. Fen bilimleri, hakikate nursuz bir karanlık değil, bilakis bizi Allah'a daha çok yakınlaştıracak içerikte ilahi birer nimettir.”