Khaled Hosseini, tüm dünyaya hasreti, dostluğu, aşkı ve insanlığı en iyi anlatan yazarlardan biri.
Çocukluğunda annesinin ölümü üzerine kendi istediğinin değil de zorunlu olarak babasının evinde yaşamaya başlamasıyla Meryem'in hayatı bir anda başka bir yörüngeye doğru yol alıyor. Ailesinin onu istememesi üzerine küçük yaşta evlendiriliyor. Ülkenin kaderi bu ya, çocuk gelin oluveriyor hiç birşey anlamadan. Ailesinden çok uzaklara gidiyor ve onlardan bir daha haber alamıyor uzun bir süre.
Kocası Raşit, çocuk sahibi olamadıkları için Meryem’i sürekli aşağılayarak ona yıllarca eziyet ediyor. Bu sırada aynı mahallede yaşayan Leyla, ailesini savaşta kaybettiği için Meryem’in evine taşınmak zorunda kalıyor. Bir nevi sığınıyor da diyebiliriz. Fakat son derece kötü ve çıkarcı bir adam olan Raşit, genç kızın evlerinde kalabilmesi için onunla evlenmeyi şart koşuyor. Leyla'nın ise bunu kabul etmesinden başka bir çıkar yolu kalmıyor. Ve olayların bundan sonrasını gözleriniz dolmuş, burnunuzu çeke çeke okuyor olarak buluyorsunuz.
Meryem ve Leyla'nın hikayesi özelinde Afganistan'ın yakın tarihine tanıklık etmiş tüm Afgan kadın ve çocuklarının hikayesidir Bin Muhteşem Güneş. Etkisinde kaldığım, hikayesi vurucu, çok hüzünlü, oldukça da başarılı bir eserdi. Baştan sona sıkılmadan okunabilir kitapların başında geldiğini söylemeliyim.