Goethe Genç Werther'in Acıları'nı yayınladıktan bir süre sonra, Almanya'nın değişik bölgelerinde gençler arasında görülen intihar salgını, intiharın iletişim araçlarıyla yaygınlaşabileceğinin ilk örneklerinden biriydi. Antik Isparta'da bin yıllar öncesinde görülen ve kadınlar arasında hızla yayılan bir intihar salgınının önü ise, ilginç bir önlemle alınmıştı: Devrin idarecileri intihar ederek ölen kadınların bedenlerinin şehrin meydanında çırılçıplak teşhir edileceğini ilan ettikten kısa bir süre sonra, salgın bıçakla kesilmiş gibi bitivermişti.
Bugün kitle iletişim araçlarıyla intiharın özendirilmesi, Goethe'nin ünlü eserine atıfla, Werther Etkisi olarak isimlendirilmektedir.
"En fazla farkında olan, en fazla acı çekendir," diye yazan Mevlânâ'ya göre, insan için en büyük talihsizlik Allah'tan ayrılığın acısını hissetmemektir. O halde insana düşen, bu acıyı ve susuzluğu elde etmek için kendi yetersizliğini ve eksikliğini fark etmektir.
Feridüddin Attar'a göre, beden ruhun kafesidir. Öbür dünyada beden ruh olacaktır ve bu yüzden kişi bu dünyada onun için hazırlanmalıdır. Attar tarafından anlatılan mesellerin birinde, beden ile ruh kralın bahçesindeki iki hizmetçidir: Biri kör, biri topaldır. Topal adam kör adamın sırtına çıkar ve biraz incir çalar. Kralı kandıramazlar ve her ikisi de cezalandırılır. Bunun gibi, Allah da beden ve ruhu, suçu birbirlerine atsalar bile, birlikte cezalandırılacaktır (ki bu, ödüllendirmenin de birlikte olacağı anlamını da ihsas eder).
Kemal Sayar'ın okuduğum ilk kitabıdır "Ruhun Labirentleri". Yeryüzünde şu veya bu topluluğu biricik kılan şey nedir sorusuyla karşılıyor bizleri. İnsanları bir araya toplayıp benzerlikler arasında tasnif etmeye yeltenen bir bilim anlayışına karşı, insanın biricikliğine vurgu yapan ve farklılıkları gözeten bir alternatif anlayışının yolculuğuna çıkıyorsunuz. İnsanı anlamak için tarihe ve topluma bakmak gerekir diyor sayın yazar. İlmek ilmek işliyor satırlarında her bir bilgiyi.
Benlik, kişilik ve kişilik bozuklukları kavramlarının kültürel okumasını yaparken, bilginin dini, tarihi ve kültürel doğasına da atıfta bulunuyor. Benliğin boşluğu, beden, bellek ve kimliğin buluştuğu yer, aile ve çocuk, kimliklerin aşınmasına dair derin konularda araştırmalar yaparak geniş bir coğrafyadan derlenen cevaplarla Ruhun Labirentleri'nde geziniyorsunuz.
Yazarın kalemi akıcı, konuları merak uyandırıcı ve manevi eksiklerimizi tamamlayıcı kıvamda. İyi ki okudum dediğim bir kitap oldu. Ethem Bakır'ın İrade Terbiyesi kitabı tadındaydı. Kesinlikle herkesin kütüphanesinde bulunması gereken kitaplardan biri olmalı.