"Rezil entellektüeller. Onlar yeni toplumların cüzamıydı. Çok düşünüldüğünde, onlar hayatın anlamını kirletiyorlar, artık dünyanın doğal ve çok önemli yürek çarpıntısını duymuyorlardı..."
Grangé, unutulması zor karakterler ve olaylar ortaya koymayı başarıyor. Şu ana kadar bu yazardan on üç tane kitap okudum. Içlerinden ya birini ya da ikisinin detaylarını unutmuşumdur. Bu da salt o konuların veyahut karakterlerin çok ilgimi çekmemesinden kaynaklı.
Mermer Adam'da da yine özgün, yüksek bir hayal gücünün yaratmış olduğu akıcı bir kitap sizi bekliyor. Merakınızı kamçılayacak ufak bir detay vermek gerekirse Hitler zamanında geçen, olağanüstü plot twist ve gizemlerle dolu bir suç kitabı.
Kitapta olumsuz yönde eleştirebileceğim pek bir şey yok. Ikinci dünya savaşının toplum üzerindeki etkisi, bazı insanların durumu kabullenip başkalarının acı ve sefaletini kendi avantajına kullanmaları, kötülüklerinden kendileri bile etkilenen, dengeleri bozulan insanlar... her detay ayrı etkileyici ve gerçekçi yazılmış.
Iki farklı bölgede çalışan Niémans ve Karim'in yollarının nasıl kesiştiğini ve soruşturmalarını nasıl sonuçlandırdıklarını konu ediniyor kitap. Bu iki polis farklı birimlerde farklı dosyalarla ilgileniyorlar.
Asker olmak isteyip psikolojik nedenlerle elenen Niémans, polislikten devam ediyor kariyerine. Ancak suçları çözme şekli sürekli başını beleya sokuyor.
Mağripli Karim ise Hukuk departmanını bitirse de yabancı oluşundan dolayı iş bulamayacağını düşünüp polis olmaya karar veriyor.
Karim'e kıyasla Niémans çoktan adı bilinen iyi bir komiser. Oysa Karim, sıkıcı masa başı işlerinin olduğu sakin bir kasabada görev yapıyor. Yine de bir gün dikkatini çeken bir olayı takip etmesi sayesinde belki de meslek hayatının ilk ve tek önemli olayını yakalıyor.
Iki polis de bağlantılı olayları çözmeye çalışırken bu suçların kesiştiğini fark ediyorlar.
Klasik bir Grange diyemiyorum. Evet, hayal gücünü kullanışı ve bilgilerini kurgusuna dâhil etmesi yine sürükleyiciydi. Üç günde bitirdim ancak bir şeyler zorlama gibi geldi. O kadar fazla entrika ve detay vardı ki, bu detayları da birbirine bağlamak için ekstra bir çaba gösterilmiş. Bu da realitenin mantığını öldürmüştü bence. Konusu çok hoştu ama birkaç kitap okuduktan sonra unutacağım türde. Hatırlamaya değecek ya da okurken bir anda insanı etkileyecek hiçbir şey yoktu.
Sevdiğim bir kısım da Moğol ve Türklerden bahsedilmesiydi. Eski kültürümüzden, şamanlardan ve bu kültürde bir araya gelmiş yerlilerin yaşam tarzından bahsediyordu. Yabancı bir yazarın, uzak diyarlarda eski bir zaman diliminde yaşamış halklardan haberdar olup, kurgusuna entegre ederek kitabını zenginleştirmesi müthiş bir detaydı bence.
Grange, komple ve plot twist sevenlere tereddütsüz öneririm.
Kendine has ve orijinal bir tarzı var. Kitapları altı boş polisiye yazıları gibi değil. Doyurucu ve derin konular yazmaktan hoşlanıyor. Bu kitabında da entrikalar ve ters köşelerle sonuca ulaşmanız çok kolay olmayacaktır. Kurban kim, katil kim, suçlu kim, hepsi birbirine girecek kadar karmaşık.
Polisiye sevenler okursa beğenirler ama bu türün hayranı olmayanlar okumasa da bir şey kaybetmez diye düşünüyorum.
Ben ne kadar en fazla polisiye türünü sevsem de çok beğenerek okumadım dogrusu bu kitabı. Nomalde kitaplar için uzun uzun incelemeler yazarım ama bu kitap için fazla yazabileceğim bir şey yok de yok açıkçası.