“Dünya rezil ve kötü,” dedi. “Başınıza bir dert gelmeyegörsün, her zaman gelip bunu size yetiştiren, elindeki hançeri yüreğinize saplayıp büken, üstelik de sizi hançerin sapına hayran bırakmaya çalışan bir dostunuz bulunur.”
Kitabın başında ilk önce Felix ile tanışıyoruz. Felix, ailesi tarafından sevgi görmemiş, ruhunda sevgi açlığı çeken genç bir delikanlı, doğaya ve hayallerine kaçarak kendini teselli etmeye çalışıyor. Felix, birgün bir vadiye gidiyor ve baloda tıpkı beyaz bir zambağa benzeyen Henriette ile tanışıyor.
Henriette, ailesinin tek çocuğu. Soylu bir aile yaşantısıyla gençliğini geçirmiş, sevgi eksikliği çekmiş, zengin bir kont ile evlenmiş, çocukları olmuş, tıpkı Felix gibi sevgiye aç bir kontes kendisi. Felix konstesten yaşça küçük olmasına rağmen aralarında derin bir aşk yaşanıyor olsa da Henriette ilahi aşk diyebileceğimiz son derece güçlü aşkını kalbine gömüyor ve duygularını kalbinin en derinlerinde acı çekerek yaşıyor. Yani zoru başarıyor..
Bu kitap 18-20 li yaşlarda okunursa dikkat çekeceği nokta aşk ve tutku olabilir fakat 30 lu yaşlarda okumuşsanız eğer benim gibi, odak noktanız yazarın bu aşk ve tutkuyu anlatımında ki başarısı, kaleminin edebi yönü ve ona karşı duyacağınız hayranlık hissi ağır basacaktır.