... benim hepimizin parçalanmış özler olduğumuzu söylüyor: Bizi farklı, çelişkili yönlere çeken duygular, eğilimler, arzular yaşadığımızdan, neşe bizi şaşırttığı zaman onu saçıp savurmamız gerektiğinden ve onu israf etmemenin tek yolunun bu olduğundan bahsediyor.
İşte bu söz bende beklenmedik bir hüzün yarattı . Yaşadıklarımızı anlatmayı hayal etmek her şeyin bittiğini çağrıştırıyordu, oysa ben bitmesini istemiyordum, bulunduğum noktada , şu sınır çizgisinde kalmak istiyordum. Tam tamına öncesiyle sonrası arasındaki noktada .
Sihirli düşünce mi? Evet, olmayan anlamları görmemize , var olmayan neden sonuç ilişkilerini kurmamıza neden olan ve gerçeği düşüncelerimizle, sembolik ya da ritüel eylemlerle etkileyebileceğimize inanmamıza yol açan zihin mekanizmasıdır bu. Sihirli düiğnce, nazar ya da uğursuzluk inancının dayandığı ilkedir.
Yetişkinlerin çocuklarının onları duymadıklarını, duysalar bile neden söz edildiğini anlamadıklarını sandıkları o durumları bilirsiniz değil mi? Hepimiz lüçükken böyle sohbetler duymuşuzdur, nasıl olduğunu bilmemiz gerekir . Fakat sonra yetişkin olduğumuzda , bunu unutur ve çocuklarımızın sağır veya aptal olduklarını zannederiz ve duymalarını ya da anlamalarına -ve elbette yanlış anlamalarına- izin veririz.
Annesi ile babası o henüz dokuz yaşında iken ayrılan Antonio bir gün sebebi belirsiz krizler yaşar ve doktorlar onun epilepsi hastası olduğunu söylerler. Uzunca bir tedavi döneminden sonra Marsilya'da alanında bir hayli uzman bir doktorun methini duyan aile hemen oraya gider ve orada yapılan muayenenin ardından durumun geçici olduğunu ama emin olabilmek için son bir test yapılması gerektiği söylenir. Ama bu test Antonio'nun normal hayatına devam ettiği ancak iki gün ve gece boyunca uykusuz kalınması gerekilen bir testtir. Krizler bu iki güne rağmen tetiklenmezse tamamen iyileşmiş sayılacak ve ilaçları, doktorları,hastaneleri unutması anlamına gelecektir. Bu iki günlük zaman zarfında Antonio'ya babası eşlik ediyor ve baba oğul 48 saat boyunca harika bir yolculuk geçiriyorlar. Müzik , aşk, matematik, felsefe yani kısaca hayat üzerine sohbet ediyorlar ve birbirlerini yeniden tanıma fırsatı buluyorlar. Kitabı okulda teneffüs aralarında okudum o yüzden midir bilemiyorum ilk başlarda kitap beni içine almadı, ne zaman bu iki günlük yolculuk başladı o zaman akmaya başladı. Sonunu biraz hüzünlü buldum keşke biraz daha güzel anılar biriktirebilselerdi baba oğul. Kitapta babasının annesi ile tanışma hikayesini çocuğun ağzından değil de babanın ağzından okusaydık bence daha güzel olurdu. Ama yine de iyi ki okudum güzel bir kitaptı ve kesinlikle her babanın okuması gerektiğini düşünüyorum 🙋🏻♀️