upuzun bir yılan gibi çevreliyor dünyayı kelimeler mezarlıklara başımızı sokmuş, ölü yiyoruz hâlbuki biz birbirimizi severdik hatırla sana bir şey olsa, günlerimin beti benzi atardı bir bardak dua getirirdin sen de bu soğuk iman girmeden göğsümüze
çelik yeleği delindi hainin, akan kan mı sandın fareler aktı yere bir kurşun alnından geçti şehidin "Peygamberin eli ne serinmiş" dedi o an şehidin ne sandın
yumruğuna bak, orada sımsıkı bir bomba var kime doğru savursan yırtar sen, cesaretin de resmi olsun diye yaratıldın ne sandın
kuşlar! gökyüzü size tokat atsa ne yapardınız başınızı kaldırmanız yasaklansa. kanatlarınız rüzgârın karısı değildir artık hangi avcı sana "sen"den daha fazla zarar verebilir bense kuş olduğuna inandırılmış bir kuş resmiyim tanrım ölüyken bu kadar kanatla ne yapacağım
yüzünü bir görgü kuralı gibi taşıyorum benim mırıltım kapıyı çalınca uyuyakalan dudaklarını da ovaların düzlüğünden koruyorum seni duvar kağıtlarından ve bir bardak sudan