Semtlerin eski isimleri unutuluyor, şehir hızla geçmişinden koparılıyor. Oysa şehirler de insanlar gibidir, geçmişlerini unuturlarsa, tarihlerinden koparılırlarsa kişiliklerinden de koparılırlar. Hiçbir özellikleri kalmaz. Birbirine benzeyen, sıradan insanlar gibi olurlar. Oysa İstanbul sıradan bir şehir değil.
Hepimiz öleceğiz. Gözlerimizi hayata yumunca yaptığımız kötülükler silinecek mi? İşlenen cinayetler, işlenmemiş mi olacak? Zalimlikler yaşanmamış mı sayılacak? Kötüler ölünce alçaklıklarından kurtuluyorsa, iyi insanların yaptıkları olumlu, güzel şeyler ne olacak?
Millet birbirine sarılmayı unuttu, birbirinin gözünün içine muhabbetle bakmayı, birbirlerine sevgi duymayı, saygı duymayı. İnsanlar insan olmayı unuttu.
“Bir yanım bahar rüzgârı gibi uçarı, tezcanlıdır, öteki yanım kış soğuğu gibi katı, ağırkanlıdır. Bir yanım içimden gelen seslere kulak verir, öteki yanım öğrendiklerime, bildiklerime.”
Kavim'den sonra Ahmet Ümit'in en sevdiğim kitaplarından biridir. Suç türünde bir kitap olsa da bu kez protagonist bir polis veya dedektif değil, bir gazeteci.
Aile ilişkilerine inen ve harika bir gizemi barındıran bu kitap, en sevdiğim ikinci kitabı. Akıcı ve yaratıcı kurgusundan dolayı Ahmet Ümit okumaya bu kitapla başlayabilirsiniz.
Gizem içinde gizem barıdıran kitaplar çok akıcı oluyor. Ahmet Ümit'in de gizem katmanlarını çok doğal bir geçişle planladığını düşünüyorum.
Kitabın ana karakterleri olan üç arkadaşın öyküsünü okurken hiç beklemediğim bir sonuca ulaştım. Arkadaşların keyifli ve dramatik anları belirli bir düzenle ve tam dozunda verilmiş okura. Başlangıcından kitabın sonuna kadar okuması zevkli bir suç kurgusuydu.
Kavim'den sonra yazarın en sevdiğim kitabı Patasana. Okuru, frame tale tekniği ile hem tarihin derinliklerine sürüklüyor hem de gizemi, arkeolojiyi ve aksiyonu bir araya getirerek akıcılığı başarılı bir şekilde sağlıyor.
Benim en sevdiğim kısım da özellikle bu antik hatıralara dönülerek, arkeolojik bulgulara dayandırılarak aktarılmış bölümlerdi.
Tarihi kurgu ve polisiyeyi sevenlere tavsiye ederim.
Göğsüne saplanmış bıçak ile bulunan bir adamın cinayet soruşturması ile başlıyor kitap. Her zamanki gibi Nevzat Başkomiser, yardımcısı Ali ile birlikte olayı araştırıyorlar. Dairde buldukları, altı kanla çizilmiş Incil'deki yazıyla her şey daha da karmaşık bir hale geliyor. "Uyan, ey kılıç! Çobanıma, yakınıma karşı harekete geç. Çobanı vur da Koyunlar darmadağın olsun."
Katilin bıraktığını düşündükleri bu alıntı, polisleri dini bir sebep aramaya yönlendiriyor. Bu noktada kurguya Kitabın antagonisti Can dâhil oluyor. Akademisyen olduğu için ve dinler hakkında bilgisi olduğu için polise yardım ediyor. Ancak olay dini mi, intikam için mi yoksa rastgele işlenmiş bir cinayet mi, bunu okuycuların çözmesi pek kolay olmayacaktır bence.
Polisiye türünde hem yerli hem de iyi düşünülerek kurgulanmış ve yavan olmayan bir kitap istiyorsanız Kavim'i şiddetle öneririm. Sadece Kavim değil, Ahmet Ümit bu türde muhteşem.