Sanki kafasının bir tarafında çok zalim, akla gelmedik işkencelerden hoşlanan bir sihirbaz vardı. Birkaç saniye içinde, etrafındaki her şeyi değiştiriyor; mevcudu ortadan yok ediyor, mevcut olmayanları getiriyor, sade yaşadığı anın değil, bütün mazisinin, geçmiş günlerinin çehresini ve mânasını bozuyor, yalnızlık saatlerinin lezzeti olan her hayali tükenmez bir zulüm hâline sokuyordu.
içindeki yalnızlık duygusunu ve azaplı darlığı giderememisti. Hâlâ bir tarafıyla boşlukta yüzüyordu. Kafamla vücudumun arasında ne kadar mesafe var .. Durdu ve düşündü ...
Bu kitap kadar ilk sayfalarda okurun gözünü korkutan ve anlaşılmaz bir giriş yapan başka kitap var mıdır bilemiyorum. Ilk başladığımda, "Aldık mı başımıza belayı." diye sızlanmıştım. Ancak elli sayfadan sonra o kadar hızlı akmaya başladı ki nihayet kurgunun içine girebildim.
Hayri Irdal'ın gözünden kendi hayatını ve diğer karakterleri okuma şansınız olacak. Hayri ortalama birisi gibi görünse de aslında çok ilginç bir tip. Insanlarla ilişkileri, ağzını açsa başını belaya sokması, yüzünü görenin işinin bir hafta ters gitmesi okuyanı hem eğlendiriyor hem de Hayri için üzülürken buluyorsunuz kendinizi. Bir insan bu kadar mı kısmetsiz, basiretsiz olur diye öfkeleniyordum kitabın yarısına kadar. Kendisini hamal gibi kullanıp parasını yiyen ikinci karısı ve onun kız kardeşleri, Hayri'ye hasta teşhişi koyan ancak kendisi tam bir numune olan Psikiyatrist, hepsine müthiş sinirlendim. Zavallı Hayri...