Dostum, inan senin şu cehaletini çok seviyorum; diğerlerinin tutuculuğundan daha değerli geliyor bana: En azından sen yanlış yolda değilsin, üstelik henüz bir şey öğrenmemişsen de öğrenmeye açıksın. Yaradılışın, açıksözlülüğün ve dürüstlüğün hoşuma gidiyor.
Geçmişe ya da geleceğe, düşüncenin özgür olduğu bir zamana, insanların birbirinden farklı olduğu ve tek başına yaşamadığı, hakikatin var olduğu ve yapılanların silinemediği bir zamana...
Adet meselesi bence evrimin kadınlara attığı en büyük kazık. Metabolizmamızın binlerce yıldır bunu çözememiş olmasına inanamıyorum. Her ay sürekli inip çıkan elli çeşit duyguyla dolup taşıyorum. Kendimle baş edemediğimde işte bazen böyle sana sataşıyorum. Fakat bunlar kalıcı duygular değil Osman, ben barışmak istiyorum.
İnsanlar, kadının kalbinin tam ortasından delindiğini algılayabilseler de, yaralandığını gösteren belirtiler karşısında bilerek ya da bilmeyerek kör kalabilirler.
Üstelik bu dönemde Venüs geriliyor, Merkür takla atıyor, Satürn de hulahop çeviriyormuş. Açılarına bir şeyler olmuş. O onun evine girmiş, öteki berikine transit geçmiş, bir şeyler bir şeyler... Yukarıda neler oluyor hiç anlamıyorum. Bu gezegenlerin ne bok yediği belli değil Osman, kozmik tuzaklara düşmeyelim, ben barışmak istiyorum.
Ölüm her şeyi bitirir bir gün Kimseleri, kimseleri incitmeyin. Ölüm her şeyi bitirir bir gün Ömrünüz size bir kısa oyun Ölüm her şeyi bitirir bir gün Ardınızda güzel anılar koyun.
Sevgiden başka her şeyi Her şeyi bitirir bir gün Biraz da ölümü düşünün…
Ama o çemberin dışına hiç çıkmadım. Şimdiye kadar yaptıklarından ve yaptıgım ve artık geriye alamayacagım şeylerden meydana gelen o halkayı bir türlü yaramadım,..
Bacaklarından yukarı doğru azar azar yükselen, ayaklarından yukarı ölüm gibi tırmanan o kara gelgitin belirli ve yok edilmez ölçüsünün ayak bileklerinde bıraktığı iz.