" Bir ülkeyi yönetirken bazen insan elini kana bulaştırmak zorunda kalıyor. Bu ülke için bir çok kez bunu yapmak zorunda kaldım. Ama ben şerefli bir insanım. Bana sadık olanlara adaletli davranırım öldürtmem."
Sinirli bir yapıya sahip insanların sözde" hassasiyet'leriyle birlikte bencillikleri de artar kendi rahatsızlıklarına giderek artan bir dikkatle yaklaşır, aynı aynı rahatsızlıkları başkalarının sergilemesini tahammül edemezler.
Döneme ait birçok şey zamanla anladın; bazı şeyler başlangıçta çok karmaşık geliyordu, ama okuya okuya, dinleye dinleye, kıyaslamalar yaparak, kafa yorarak anladın ki propaganda dişlileri arasında ezilerek, bilgi yoksunluğunda zorla kafalarına sokulan öğretilerle aptallaştırılmış, yalnızlığa mahkûm edilmiş, milyonlarca insan Trujillo'yu tanrılaştırmıştı. Ondan korkmakla kalmıyorlardı, seviyorlardı onu
Geçmiş zaman dilimleri için pişman olmak, stres ve depresyonun; gelecek zaman dilimleri için endişeye düşmek ise, anksiyete bozukluğu, kaygı durum bozukluğu, panik atak ve duygusal rahatsızlıkların nedenidir.
İnsan yaşadığı zaman diliminde Allah'ın ve kulların memnun olacağı işleri üretmekle, içsel bir huzur ve mutluluk yakalar. Zaten bu içsel mutluluk, yaşam enerjisinin sırrıdır.
Geçmiş bulanık bir nehir gibi içimden akıp gitmiş... Altında kaldığım taşların ağırlığını biliyorum da mevzu tam olarak neydi bir türlü çıkaramıyorum Osman.
Okumak, yeni şeyler öğrenmek her zaman en iyi baş etme yöntemim oldu. Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğum günlerde de yine kitaplara sığınıyorum.
Yokluğunda origamiye sardım, elime geçen tüm kâğıtları katlıyorum. En son bir tavuk yaptım mesela, epey güzel oldu, şimdi çiftlik kurmayı düşünüyorum. Kâğıtlara baka baka katlanmayı öğreniyorum. Ne diyeyim Osman, katlanıp gidiyorum.
Hani konuşmuştuk ya insan vücudu tatile giderken ne bulursan tıkıştırdığın bir bavul gibi. Bir kere açtıysan bir daha katiyen aynı şeyleri içine sığdıramıyorsun. İşte benim de kendimi söküp takmaya çalıştığım o gece, bütün organlarımı hatırladım kadarıyla yerlerini yerleştirdikten sonra bir parça dışarıda kaldı.
" Çokluk yarışı ve çoklukla övünmek, sizleri kabirlere girinceye kadar oyaladı." Tekâsür süresinde buyurarak, modern dönemin insnanının maddî ihtiyaçlarla doldurup manevi yaşamını görmezden gelmesini eleştirir.
Allah, kimi (kötü amellerinin sonucu olarak) sapıklıkta bırakırsa* artık onu doğru yola getirecek yoktur. Ve onları, azgınlıkları içinde şaşkın bir halde bırakır.
(Resûlüm!) De ki: “Ey insanlar! Şüphesiz ben, Allah’ın sizin hepiniz için (gönderilen) peygamberiyim. O (Allah) ki göklerin ve yerin mülkü ve hükümranlığı kendisinindir. O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O, hem diriltir hem öldürür. O halde Allah’a inanın; Allah’a ve O’nun sözlerine inanan ümmî peygamber Resûlü’ne de inanın. Ve ona uyun ki doğru yolu bulasınız.”
Öldüğümde beni kefene sarmayın," deyip durdu. "Kefene sararsanız sıkı bir düğüm atmanız gerekir; öteki dünyaya gidince o düğü m l eri açamam. Sadece temiz bir parça örtüye sarın yeter. Bir de gömmeden önce yıkamayı unutmayın!"