İnsanlar birbirinin maddi yardımlarına ve paralarına değil, sevgilerine ve alakalarına muhtaçtır. Bu olmadıktan sonra, aile sahibi olmanın hakiki ismi, “ bir takım yabancılar beslemekti.”
Banker Zarifi’nin anı kitabında okuduğu sözleri hatırladı birden. ”Dünyanın hiçbir yerinde servetler, İstanbul’daki kadar çabuk el değiştirmez.” yazıyordu.
Devlet büyük bir ailedir. Onun bireyleri sizin küçük kardeşlerinizdir. Aşağı tabakanın kusurları, kısmen yukarı tabakanın duyarsızlığından ileri gelmektedir.
Ülke halkının büyük bir kısmının ,böyle kabalık ve bilgisizlik içinde kalmasına seyirci kalmak ayıptır. Uygarlık ışığıyla aydınlanan her bir kimsenin buna ilgisiz kalması cinayettir.
Masum kalbiyle bazen güldüğümüz bazen de ağladığımız ama her günü başka bir mücadele içinde geçirdiğimiz bu hayatta ne için var olduğumuzu düşünüyordu.
“İkimizde gerçekten iyi ve güzel bir şey bilmesek de; ben yine ondan iyi bir durumdayım; çünkü o hiçbir şey bilmediği halde bildiğini zannediyor. Ben bilmiyorum fakat bildiğimi de düşünüyorum. Demek ben ondan biraz daha bilgiliyim; çünkü bilmediklerimi bildiğimi sanmıyorum.”
Sokrates’e göre bilgi ve erdem birdir; şu anlamda ki bilge insan, neyin doğru olduğunu bilen kişi, ayrıca doğru olanı yapacaktır. Başka bir deyişle, hiç kimse bilerek ve amaçlayarak kötülük yapmaz; kimse kötülük olarak kötülüğü seçmez.
“Birbirlerini böyle nasıl sevdiler?” Derseniz ben de derim ki asıl ciddi aşkı dil söylemeden önce insanın gözleri, çehresi hal ve tavrı onu meydana koyar.