Fransa'nın güneyindeki Albi Sainte Cecile Katedralinde bulunan 15. yüzyıldan bir freskte Mahşer Günü'nden bir sahne tasvir edilmiştir. Çarşaf gibi açılmış bir parşömen tomarının altında geri çağrılmış ruhlar kaderlerine doğru yürürler, hepsi çırılçıplaktır, göğüslerinin üzerinde açık duran birer kitap taşırlar. Dirilmiş okurlar taburunda Hayat Kitabı bölünerek bağımsız ciltler dizisi olarak yeniden dağıtılmıştı, böylece Vahiy'de debelirtildiği gibi ölüler "kitaplarda yazılanlara bakılarak yaptıklarına göre" yargılanabilirdi. Fikir bugün de kabul görmektedir: kitaplarımız lehimizde ya da aleyhimizde tanıklık edecek, kitaplarımız şimdi ve önceden kim olduğumuzun aynası olacak, kitaplarımız Hayat Kitabı'ndan bize verilen sayfaları kapsayacak. Bizim dediğimiz kitapla da yargılanacağız.