Eksik parçamı arar gibi seni arıyorum ben. Sen de beni ara. Boşluğunu doldur, eksiğini tamamla. Dünya dediğin bir kaza ertesi. Aç kapılarını. Elinle koymuş gibi bıraktığın yerde bul beni. Gel nerdeysen. Cennet olsun yeniden. ???????????
Sence bu yarasa seni çok seviyor mu Sevmez olur mu... Yürekten mi seviyor Kesinlikle. Öyleyse geleceğine emin olabilirsin. Biraz gecikebilir, ama bir gün mutlaka seni bulacaktır.
İçinde keyif barındırmayan hayalleri ben de sevmiyorum. Hayaller mi, yoksa keyif alabilmek mi Birini seçmek zorunda olsam ben de keyfi seçerdim. Ancak hayal kelimesini duyduğumda bile kalbimi hala pırpır ediyor. Bir hayale sahip olmadan yaşanan yaşam... Gözyaşları olmadan yaşanan yaşam kadar ruhsuz olurdu. Gerçi Hermann Hesse'nin yazdığı Demian adlı kitapta şöyle diyor: sonsuza dek süren hiçbir hayal yoktur. Herhangi bir hayalin yerini yeni bir hayal alır. O yüzden hiçbir hayale saplantı yapılmamalıdır.
Hangi leylâ aldanır bir mecnunun sesine Kanatlarında arar yitiğini gezginler Süvari, küheylanı hisleriyle dizginler Kanı damlar her gece şiirin rahlesine Ya sen, ey nazlı bahar, duyar mısın âhımı Arıyorum yıllardır kalbinde, sabahımı
Etrafını bu kadar iyi tanıyan ,karşısındakinin ta içini bu kadar keskin ve açık gören bir insanın heyecanlanmasına ve herhangi bir kimseye kızmasına imkan var mıydı
Artık inanamıyoruz; ama inanana inanıyoruz. Artık sevemiyoruz; yalnızca seveni seviyoruz. Artık ne istediğimizi bilmiyoruz, ama bir başkasının istediğini isteyebiliyoruz. İstemek, yapabilmek ve bilmek eylemleri terk edilmedi, ama bir başkasına devredilerek, genel olarak ilga edildiler. Zaten her halükarda ekranlar, videolar, röportajlar arasında artık yalnızca başkaları tarafından görülmüş olanı görüyoruz. Artık yalnızca görülmüş olanı görmeye yetenekliyiz. Karar verme sorumluluğunu yakında bilgisayarlara bırakacağımız gibi bizim için görme sorumluluğunu da makinelere devrediyoruz.