Bazen hayatta öyle karşılaşmalar olur ki , hem de hiç tanımadığımız insanlarla ,bir tek sözcük bile konuşmadan , birdenbire , tek bir bakışla ilgilenmeye başlayıveririz.
bir trajedinin içinde olduğumuzun farkında bile değiliz. Çok güzel yaşayıp gittiğimizi sanıyoruz. İktidardaki adamlar da, bu sanıyı bütün millet adına dile getiriyorlar. Bir kaç aydın dışında bunu anlayan yok gibi. .. İnsanlarımız, bu kötü yaşantıyı dile getirmenin, 'muhalefet yapmak' olduğunu sanıyorlar. Yapanlar bile, 'muhalefet yaptıklarını' sanıyorlar bir bakıma. .. Bir 'mış gibi yapmak' tutturmuşlar; arabalar yürüyor ya, ekmek yapılıyor ya, iyi kötü suyumuz geliyor ya... mesele yok.
Bir dünya isterim Bey yok ağa yok İşçi patron yok Varsıl yoksul yok Senin benim kavgaları yok Üstünde yaşayanların evi olmuş Bahçeler çitsiz Kilitsiz, kapısız bir dünya.
Daha dokunmadan kurudu irem Çöllere bir türlü yağamıyorum Yeni bir koşunun başlangıcında Biraz deprem sonrası Biraz şehir hülyası Bir kalp yangınından geriye kalan Siyah gözlerine beni de götür Artık bu yerlere sığamıyorum
Nikolay Çavuşesku yirmi yılı aşkın bir süre boyunca Romanya'nın diktatörlüğünü yürüttü.
Muhalefeti olmadı, çünkü halk hapishaneler ve mezarlıklarla uğraşıyordu, ama onun kendine saygı ve hürmet adına halkın bedava işgücüyle yükselttiği firavunca anıtları sınırsızca alkışlama hakkı hepsinin vardı.
Çavuşesku mutlak gücünü kutlamak için kendine fildişinden bir asa yaptırdı ve kendi kendine Halkın Rehberi sıfatını verdi.
Alışıldığı üzere kimse karşı çıkmadı. Ama bundan kısa bir süre sonra halkın öfke kasırgası patlayınca, Çavuşesku'nun kurşuna dizilmesi kolektif bir şeytan kovma töreni oldu.
Bunun üzerine, iyilerin iyisi ve dünyanın kudretlilerinin gözdesi bir anda sihirli bir biçimde filmin kötü adamına dönüştü.