Bahçenize herkes girmesin,ektiğiniz çiçekleri herkes görmesin. Siz sadece çiçekleriniz için lazım gelen bakımı yapın,gerekli özeni göstermeye devam edin. Bahçenizin başkalarının ayakları altında çiğnenmesine izin vermeyin,bu çok sevdiğiniz biri bile olsa,mesafesinin farkında olsun. Kendine saygı duyan birine saygı göstermek daha kolaydır.
Yıllar yıllar önce bir seminere katılmıştım. O vakitler tanımadığım Hakan Mengüç konuşmacılar arasındaydı. Konuşmasının bir yerinde gözlerimizi kapatmamızı istedi ve bize bir sahil kenarında taş toplattı ama bir sorun vardı benim taşım çok ağırdı ve kaldıramıyordum. Yıllar sonra bile bu seminerden en net hatırladığım görüntü o sahil kenarında o taş ile karşılaşmamdır. Sonra ne oldu, diğer katılımcılara ne söyledi hatırlamıyorum.Kopmuştum sesten, o sahilden başladığım noktaya dönmeden, o taşı kaldıramadan gozlerimi açtım. Şaşırmıştım ve ney sesiyle o taşı düşünüyordum.
Yıllar sonra Hakan Mengüç' ün kitabı elime geçti. Okumaya başladım ama devam edemedim sonra tekrar başka bir kitabı daha buldu beni. Zihnimdeki o taş ile beni buluşturan kişiyle tekrar karşılaşmam tesadüf olamazdı. Sonuç olarak artık ben de tesadüflere inanmıyorum. Bu kitapta Hakan ve Azra'nın yol hikayesini okuyoruz. Kendimize de soruyoruz: Ben böyle bir yolculuğa çıkabilir miydim? Dinlendirici ve akıcı bu kitabın ardından belki günler sürmese de birkaç saatlik minik yolculuklar yapabiliriz.
...bir yol tuttuğunda ne olursa olsun devam et; ancak böyle kendini tehlikeye atmaz, kazanabilirsin. Belki sonunda düşmek de var; ama henüz yolun başında geri döner, merdivenleri inmeye kalkarsan, o anda yuvarlanır gidersin; olasılık falan dinlemez, kesinlikle yuvarlanırsın...
Yaşamda Korku ve Haz "Dünya şaşırtıcı bir yerdi. İçinde hayatın kıpırdanışını hissetmek, kaslarının hareketini fark etmek, sonsuz bir mutluluk kaynağıydı. Av peşinde koşmak, büyük bir heyecan ve coşku veriyordu. Öfkeler ve savaşlar, aynı zamanda haz veren şeylerdi. Hatta korku ve dehşet ile bilinmeyenin gizemi bile bu hayata bir şey katıyordu.
Bir de bazı rahatlıklar ve doyumlar vardı. Dolu bir mide, tembel tembel güneşin altında yatmak gibi şeyler çekilen bütün zahmetlerin, verilen bütün emeklerin karşılığıydı. Ayrıca bu zahmet ve emeklerin zaten bir de kendi karşılığı vardı. Hayatın dışavurumuydu bunlar ve hayat, kendini dışavurduğunda her zaman mutludur. Yavru kurdun da o düşman çevresinden hiçbir şikayeti yoktu. Son derece canlı, son derece mutlu ve kendinden son derece gururluydu. "
Allah'ın sana kalp vermesi: "Sev!" emridir. Akıl vermesi: "Düşün!" emridir. Sadece sana akıl vermesi ise: "Sen bu kâinat kitabını okuyabilcek cihazata sahip tek askersin ve düşünmek zorundasın!" emridir.
Sana sürekli koşmanı söylüyorlar. Yarışmanı, birilerini arkada bırakmanı, ipi önce göğüslemeni bekliyorlar. Hep daha hızlı koşmanı istiyorlar. Bense sadece annenin çocukluğunda söylediği bir sözü hatırlatacağım. Koşma, düşersin! Kemal Sayar
Akletmek yani aklını kullanmak oturup bir sürü şeyi ezberleyip öğrenmek değildir. Akletmek, öğrendiğimiz deneyimleri anlamlı bir hikayeye bağlayabilme kapasitesine işaret eder.
Ahlak kelimesi Arapçadaki 'halk'tan yani 'yapılış-yaratılış' anlamındaki kökten türemiştir. 'Davranış biçimi ve alışkanlık' anlamlarını da içerir. Tüm canlıların 'evrimsel yaratılışlarından gelen bir davranış kalıbı kümesi, bir tabiatı vardır.
Besin almaya, barınaklara veya güvende olmaya nasıl ihtiyaç duyarsak diğer insanlarla ilişki kurmaya, onlarla duygularımızı ve yaşamımızı paylaşmaya da o kadar derin ihtiyaç duyarız..
Kendini iyi insanlar için adamış bir doktor macera korku endişe mutluluk hüzün sevgi içinde iyi insanları mutlu etmek için uğraşmış Sonu ne olursa olsun iyilikten vaz geçmeyin
Dünya senin gibi insanların yüzü suyu hürmetine dönüyor cümlesine o kadar çok maruz kaldım ki, kendi dünyamla baş başa kaldığımda dünyanın dönmediğine yemin edebilirdim.