“İnançsızlık penceresinden bakıldığında dünya bir matem yeridir. Ölüm ejderhası geliyor, rastgele bir onu parçalıyor, bir öbürünü… Yaşam, vakit kollayan ölümün koynunda sürüp gidiyor böyle… Canlılar, yaklaşan ebedi ayrılık duygusuyla inleyen yetimler… Hepsi ama hepsi sahipsiz. Ağaçların bir sahibi yok. Kuşların bir sahibi yok. İnsanların bir sahibi yok. Kendisinin kâdir-i mutlak bir sahibi olmadığını düşünen biri, taşıdığı sayısız endişelerden nasıl kurtulabilir?