Ablamla buluşmak için gittiğim mekanın beni çocukluğuma götürme gibi bir hikâyesi vardı. Ne zaman bir araya gelmek istesek, ben önden gider ortamın müzikleriyle geçmişime dönerdim. Babam, annem ve canım ablalarım... Beni yetimhaneden aldıklarında ilk bu restoranda yemek yemeye gelmiştik. O kadar heyecanlıydım ki o günü dün gibi hatırlıyorum. Bana, seni seven ablaların, öpüp koklayan annen ve güzel kıyafetler alıp sımsıkı kucaklayan bir baban olacak dediklerinde inanamamıştım. Çünkü bunlar ancak filmlerde olurdu. Yetimhaneden giden bir çok arkadaşım vardı, gittiklerinde üzülen ve özleyen tarafta kalırdım hep. Onların da üzülüp, ağladıklarını düşünürdüm. Oysa öyle değilmiş.
Oynadığımız oyunları, gece ağlamalarımızı, yediğimiz dayakları, açlık cezalarını... Hepsini unuttum. Çok uzun bir süre unuttum hem de. Şimdi bu masada çeneme destek veren elimle ve geçmişimle başbaşayım. Ben geçmişiyle yaşayan bir insan olmadım asla. Kapanan bir defteri açma gibi dertlerim de olmadı. Peki son zamanlarda duygularımı idare edemeyişime sebep olan neydi? Yaşım mı? Yalnızlığım mı?