Victoria dönemi Londra’sında yaşayan bir bilim insanı zamanda yolculuk yapmak üzere icat ettiği makineyle geleceğin İngiltere’sini ziyaret eder. Sekiz Yüz İki Bin Yedi Yüz Bir yılında yaşadığı macerayı bir dost meclisinde anlatır. Geleceğin dünyası ayrıcalıklı insanların; güzel, narin ve tembel Eloi’ların rahat ve kaygısız bir yaşam sürdükleri bir yerdir.
Ancak Zaman Gezgini bu macera sırasında çok geçmeden yeraltı dünyasına ait hortlaksı Morlock’ları da keşfetmiştir. Wells, Victoria dönemi İngiltere’sinde varsıllarla yoksullar arasında giderek büyüyen uçuruma yönelik keskin eleştirisinde, tarihin ve gelişmenin anlamını sorgular. Toplumsal adaletsizliğin sürüp gitmesi halinde yol açabileceği felaketlere dair uyarıda bulunur.
1895’te yayımlanan Zaman Makinesi, bilimkurgu edebiyatının köşe taşlarından biri olarak, kuşaklar boyu yazarları etkiledi. 21. yüzyılda yaklaşan çevre felaketlerine ve gezegenimizin yazgısına ilişkin kaygılara dair bir öngörü barındıran eskatolojik boyutuyla güncelliğini bugün de koruyor.
Gelecekte insan türünün iki farklı alt ırka ayrıldığı bir bilim kurgu hikayesi. Yer üstünde yaşayan sevimli ırk Eloi ve geceleri hareket eden, yer altı ırkı Morlock'lar.
Insanların gelecekteki bu iki formu, bizlerin iyi yanları ve kötü yanları olarak somut bir vücutta var olmuş gibi.
Karanlıkta çalışmak zorunda bırakılarak yer altını habitat olarak benimseyip, gün ışığından korkan Morlock'lar, günümüzün hizmet eden tarafını yansıtıyor gibiydi. Tam tersine, karanlıktan korkarak gün ışığında, güzelliklerini koruyup mutluluk içinde yaşayan Eloi'lar ise şanslı tarafta. Gelecekte böyle bir ayrımın oluşacağı, insanların yaşam şartlarına göre evrimleşip tuhaf yaratıklara dönüşeceği fikri beklenmedik derecede şaşırtıcı. Insanların geleceğini düşününce, sonu ne kadar kötü veya güzel olursa olsun hep birlikte deneyimleyeceğimizi düşünürdüm. Böyle somut bir ayrımı hiç tasavvur edemezdim.
"Zaman Gezgini'nin İnsanlığın Gelişimi'ne hiç de iyimser bir gözle bakmadığını ve durmadan büyüyen uygarlığı, önünde sonunda yaratıcılarının üstüne yıkılıp onları yok edecek bir ahmaklık yığını olarak gördüğünü biliyorum."