Eskiden yaptığı nakışları seyrederken gözyaşları avuçlarına damlar…
Anılarından başka bir şeyi kalmayan ve onlarla yaşamaya mahkûm…
Acımasız zamanın hışmına uğramış bedbaht kadınlar…
Bazen yalnızlıkları bir kitaba sığınır, orada kendine bir yer arar, titrek parmaklarla, yaprakları karıştırır…
Kelimelere seslenir bir mermer soğukluğu sesiyle ve umutla…
Kelimeler zalim, kelimeler acımasız…
Cevap vermezler kendine sığına bir çift göze..
Hikâyelerde bulurlar kendilerini birkaç cümlenin zoraki misafiri olma uğruna...
Yalnız kadınlar vardır; mecburen yalnızlığı seçmiş ve asla sevgilerinden ödün vermeyen...
Sevmeye devam eden, katıksız saf ve temiz yürekleriyle…
Tek sermayeleri sevgidir, yetinmesini bilirler…
Ve o kadınlar, bir gün silkinir, ayağa kalkar. Sıyrılır eskimiş, işe yaramayan mazisinden. Aldatılmayı bir türlü kabullenmeyen gururu, kaldırır ayağa kadını. Daha güçlü yapar, daha hızlı yürüyen insan oluverir aniden. Hedefine koşar, varmasa da yolunda ölür hayallerinin…