Bir yol ayrımındayız: İnsanı mı teknolojinin hizmetine vereceğiz yoksa teknolojiyi mi insanın hizmetine sokacağız? Yanıt belli. Fakat yazara göre, doğru yola girebilmemiz için insanın kişilik yapısı, nitelikleri ve gizil güçleri konusu ile çağımızın toplumsal, siyasal ve ekonomik sorunlarını birlikte ele almak gerekiyor. ErichFromm çoğu kitabında olduğu gibi Umut Devrimi’nde de karşımıza hem ruhbilimci hem de toplumbilimci olarak çıkıyor. Onu klasikleşmiş, vazgeçilmez bir düşünür haline getiren de aslında bu özelliği. Her kitabında olduğu gibi burada da insan ruhu ile insan toplumu arasındaki ilişkiye yine farklı bir açıdan kendi özgün ışığını tutuyor. “İnsanoğlu, bilimsel hakikatin araştırılması süreci içinde, doğaya nasıl egemen olacağını öğrendi. Bu alanda büyük başarılar elde etti. Ancak tekniğe ve maddi tüketime tek taraflı ağırlık vermekle, kendisiyle ve yaşamla olan bağını yitirdi. ... Teknik ve maddi değerler üzerinde yoğunlaştı; derin coşkular duyma yetisini, bu duyguların getirdiği sevinç ve üzüntüyü hissetme yetisini yitirdi. İnsanoğlunun inşa ettiği makine öylesine gelişti ki, onun düşünme biçimini saptayan yeni bir güç haline geldi,” diyor Fromm.