Romancı, öykü ve oyun yazarı Dino Buzzati, kendine özgü taşlama ve mizah anlayışıyla çağdaş İtalyan edebiyatının en saygın yazarlarından biri. Edebiyat çizgisinin kökleri genellikle Edgar Allan Poe ve Franz Kafka’ya bağlanan ama özellikle kısa öykülerinde tümüyle özgün bir fantastik dünya yaratmış olan Buzzati, sanayi toplumunun, günümüz insanı üstüne bir karabasan gibi çöreklenen baskılarını kimi zaman gerçeküstücü, yer yer olağandışı boyutlarda işliyor. Tatar Çölü adlı romanı ve Klinik Bir Vaka adlı oyunuyla büyük üne erişen Buzzati, en güzel öykülerini bir araya getiren Tanrı’yı Gören Köpek’te, çağdaş insanı sarmalayan gizemi aralamaya yöneliyor. İnsanoğlunu tüm zayıflıkları, tüm çelişkileriyle ele alan bu öyküler günümüzün yalnız insanını psikolojik derinliğiyle irdelemekle kalmıyor, tükenmeyen umutlarımızı da dile getiriyor.
Eser Hakkında Bu kitap, Dino Buzzati’nin masalsı, alegorik ve felsefi nitelikli kısa hikâyelerinden oluşur. Başlık hikâye olan “Tanrıyı Gören Köpek”, kitabın ruhunu temsil eder: Basit bir olay üzerinden insanın günahı, saflığı, korkusu ve varoluşunu sorgulatır. Buzzati’nin üslubu Kafka’ya yakındır: Gerçek ile olağanüstü iç içedir, ancak her şey sanki normalmiş gibi anlatılır. Ana Tema ve Fikir Kitabın ana temaları: İnsan – Tanrı – Vicdan ilişkisi İnsan Tanrı’dan uzaklaşmıştır; ama masum bir köpek bile “hakikati” görebilir. Günahkârlık ve arınma Buzzati insanı hep eksik, günahkâr, korkak bir varlık olarak çizer. Modern yaşamın ruhsuzluğu Şehir, kurumlar, insan ilişkileri hep mekanikleşmiştir. Masumiyetin gücü Köpek, insanlar gibi hesap yapmaz; bu yüzden gerçeği en temiz haliyle görür. Kader ve kaçınılmazlık Buzzati hikâyelerinde “kader” çok büyük bir ağırlıktır; insan çırpınsa da bazı şeylerden kaçamaz. Kitabın Yapısı Her hikâye bağımsızdır fakat hepsinin ortak noktası: Olağan olay → olağanüstü bir dönüş Basit bir sahne → metafizik bir açılım Gerçeğin içindeki görünmez güçler / kader / kadercilik Özellikle başlık hikâyede: Dünyanın sıradan bir köpeği, insanların göremediğini görür: Tanrı’yı. Bu, hem ironiktir hem de insanın körlüğüne gönderme yapar. Başlık Hikâyenin (Tanrıyı Gören Köpek) Analizi Köpeğin Tanrı’yı görmesi neyi temsil eder? Masumiyet → Hakikate erişim İnsanların körlüğü → Günah, bencillik, çıkarcılık Saf varlıkların üstünlüğü → Çıkar güdüsü yok Buzzati burada şunu söyler: Tanrı’yı görmesi gerekenler insanlar iken, gören bir köpektir; çünkü insanlar hakikati kendi elleriyle kirletmiştir. Hikâyenin ironisi
İnsanlar bu olayı anlamaya çalıştıkça rezil olurlar. Köpek hiçbir şey iddia etmez, sadece “görür”. Bu, hakikatin iddia değil, deneyim olduğunu gösterir. Karakterler Köpek Saflık, masumiyet, doğrudanlık. İnsanların göremediğini görebilen tek varlık. Bir “peygamber” ya da “tanık” gibi resmedilir. İnsanlar Küçük hesaplar içinde boğulmuş, Gerçekten kopuk, Sorgulayıcı görünse de ruhsuz. Buzzati insanları ustalıkla karikatürleştirir. Anlatım ve Üslup Basit bir olay örgüsü, masalsı bir ton, hafif mizah + derin metafizik, kısa, net cümleler, gündelik hayatın arasına yerleştirilen büyük sorular Buzzati’nin alametifarikası: Olağanüstüyü olağanmış gibi anlatmak. Semboller Köpek Masumiyet, hakikate açıklık, içsel saflık. Tanrı’yı görmek Hakikatin çıplak deneyimi; sembolik aydınlanma. İnsan figürleri Modern toplumun körlüğü. Olağanüstü olay Gerçekliğin sıradanlığının arkasındaki metafizik boyut. Edebi Değeri Bu eser: Varoluşçu edebiyat ile masalsı edebiyat arasında köprü kurar. Modern insanın boşluğunu çarpıcı biçimde gösterir. Sadelik içinde çok katmanlı bir düşünce barındırır. Buzzati’nin Kafka’ya yakınlığı burada en net görülür. Sonuç (Kısa Yorum) “Tanrıyı Gören Köpek”, aslında bir köpek hikâyesi değil, insanın körlüğünün hikâyesidir. Saf olan görür. Hesap yapan göremez.
Yıllar geçip gitti, Galeone yaşlandı, yürüyüşü her zamankine kıyasla daha ağırlaştı, daha gevşedi; arka ayaklarına bir çeşit felç inene ve dolaşamaz hale gelene kadar sürdü gitti bu.