Guardian, Washington Post, New York Times, Boston Globe, The Economist
2018 Goodreads Okur Ödülü
Tara Westover’ın bir doğum belgesi olmadı. Okul kaydı yoktu çünkü hayatında hiçbir sınıfa ayak basmamıştı. Tıbbi dosyası yoktu çünkü babası tıp biliminden ziyade kıyamete inanıyordu.
Çocukluğunda Mormon babasının bağnazlığa, erkek kardeşinin şiddete teslim oluşunu izledi. Ve on altı yaşına geldiğinde Tara kendi kendini eğitmeye karar verdi. Bilgiye duyduğu açlık onu Idaho’nun dağlarından çok uzaklara, okyanusların ötesine, bir kıtadan diğerine, Harvard’dan Cambridge`e taşıdı. Neden sonra aklına şu soru düştü: *Acaba fazla mı uzağa gittim?*, *Eve dönmenin hâlâ bir yolu var mı?*
Çıktığı günden itibaren dünya çapında büyük övgü toplayan, pek çok yayın organı tarafından yılın kitabı seçilen ve şu ana dek 40 dile çevrilen Talebe bir kendini inşa öyküsü. Tara Westover, hiddetli bir sadakatle bağlandığı ailesinin, eğitim sayesinde yaşadığı değişimin ve ayrılık kederinin hikâyesini bizzat kendi hayat hikâyesini büyük yazarlara özgü bir içgörüyle anlatıyor. Yürek burkan ve umut saçan bir hikâye bu.
*Sarsıcı. . . Tara Westover’ın hayat hikâyesi sıra dışı ama kitabın merkezindeki sorular hepimize dair: Sevdiklerimiz için kendimizden ne kadar ödün verebiliriz? Büyüyebilmek için onlara ne kadar ihanet edebiliriz?*
Tara Westover’un kendi yaşamını, hayat hikâyesini konu alıyor. Tara'nın babası mormon tarikatı üyesi. Mormon, hristiyanlığın bir türü olan ve kıyamet vaktinin çok yakın olduğunu düşünüp buna göre yaşayan çok sert şartları olan bir din. Bu yüzden babası çocuklarının okumasına asla izin vermiyor.
Tara ilkokul ve lise eğitimini alamadığı için üzülüyor fakat okuma ve öğrenme aşkı hiç bitmiyor. Kendi kendini eğitime adayan Tara kitaplardan öğrendiği bilgilerle kendini yetiştirmeye karar veriyor. Öyle ki bu yolculuğu profesörlüğe kadar sürüyor.
Okumanın, öğrenmenin ve en önemlisi de bilginin güç olduğunu öğrenince ayakta kalıp hayata tutunuyor.
Derin izler bırakan gerçek hikâyeleri okumayı seviyorum.