Eflâtun rengi hayaller kuran bir “suskun”un sözleridir, bu roman. İşittiğini gören, gördüğünü dinleyen, dinlediğini sessizliğin büyüsüyle sırlayan ve tüm bunların görkemini hikâye eden bir adamın alçakgönüllü dünyasına misafir olacaksınız..O ise, muzip bir tebessümle size eşlik edecek, sessizce... Sayfaları birer birer tüketirken, benzersiz erguvanî düşlerin “gerçekliği”nde semâ edeceksiniz ve bu düşlerden âdeta başınız dönecek. Hayat kadar gerçek, düş kadar inanılmaz bu dünyanın tüm kahramanlarının seslerini duyacak, nefeslerini hissedeceksiniz. Çünkü Suskunlar, sessizliğin olduğu kadar, seslerin ve sözlerin, yani musikînin romanıdır.
İçinde bolca farklı müzik sohbeti, mistik olaylar ve gizemli bir anlatım var. Başta kitaba bir türlü ısınamadım ancak iki sayfa falan sürdü bu durum. Oldukça ilgi çekici bir konusu var ve olay örgüsünde hata veya kopukluk da yok.
Iki kardeş daha çok baskın gibi diğer karakterlere göre. Bunun biri normal sayılan bir genç ancak diğeri gaipten sesler duyup peşin takılacak potansiyele sahip ilginç bir karakter. Bu ikinci kardeşin hikayesi çok etkileyiciydi genel öyküden bağımsız olarak.
Bence bu türü sevmeseniz de bir şans verin. Insanın düşüncelerini zenginleştiriyor ortalama uzunlukta bu hikaye.