“Otorite Kişinin Kendisinden mi Kaynaklanır, Yoksa Etrafındakilerden mi?``
Ursula K. Le Guin, bilimkurgu ve fantazi edebiyatına damga vurmuş en büyük yazarlardan; türün kraliçesi. Kitapları ve fikirleriyle hem okurlara hem de yazarlara ilham veren Le Guin, erken dönem eserlerinden Sürgün Gezegeni’nde bizi ötekilik, önyargı, varoluş ve yuva özlemi gibi olgular üzerine derin bir yolculuğa çıkarıyor.
Galaksinin karanlık tarafındaki Sürgün Gezegeni’nde iki büyük halkın mücadelesi hep süregelmiştir: alterralılar ve Tevarlılar. Gezegenin yabancıları ve “ötekileri” olan alterralılar –diğer adıyla yabansoylular– eski güçlerini kaybetmiş, nüfusu gittikçe azalan bir halktır. Tevarlılar –diğer adıyla izcanlılar– “ötekiler”den hoşlanmayan, muhafazakar, geri kalmış, ilerlemeye kapalı bir topluluktur.
Güney Göçü başlayıp Gaallar güneye doğru ilerleyince büyük savaş kapıya dayanır. alterralılar ve Tevarlılar bir araya gelip ortak düşmana karşı savaşacak ya da yaklaşan uzun kışla birlikte felakete sürükleneceklerdir. Rolery ve Agat’ın sıradışı hikayesi de işte bu süreçte başlar.
Mülksüzler ve Karanlığın Sol Eli’nin de dahil olduğu Hainish Cycle’ın bir parçası olan Sürgün Gezegeni, toplumsal ve düşünsel yargılara etkileyici bir dokunuş.