Cengiz Aytmatov, İkinci Dünya Savaşı’nın bütün şiddetiyle devam ettiği yıllarda Kırgızistan’ın bir köyünde, cephedeki askerlerin ihtiyaçlarını karşılamak için yediden yetmişe herkesin tabiat ve savaş şartlarıyla çetin mücadelesini anlatıyor. Cesur, zeki ve okulun güzel kızı Mirzagül’e tutkun Sultanmurat 15 yaşında olmasına rağmen cephedeki askerlere yardım etmek için seçilen köyün beş gencinden biridir. Sultanmurat’ın gözünden savaşın yıkıcılığını ve insanları adeta birer canavara dönüştürmesini anlatan Cengiz Aytmatov, diğer bütün eserlerinde olduğu gibi, bu hikayesinde de insana olan inancını vurgulamaktadır. Şartlar ne kadar ağır olursa olsun, insanın içinde sönmeden yanmaya devam eden o sevgi ateşi her türlü zorluğun üstesinden gelmek için insanın sahip olduğu en kıymetli hazinesidir.
Düşünceler: 2020 Yılında daha önce kitabını okuyamadığım bazı yazarlara ağırlık vermeyi düşünmüştüm. Cengiz Aytmatov ' da bunlardan biri idi. Bununla birlikte 4. Kitabı bitirmiş oldum. ( 4 tane daha kitabı var elimde )
Eser roman tadında uzun bir öyküdür. 1975 yılında ilk sefer basılmıştır. ' Erken Gelen Turnalar ' ve ' Ilk Turnalar ' adlarıyla da daha önce basılmıştır. Ben Cengiz AYTMATOV ' u Ötüken Yayınları ' ndan okumayı tercih ederim. En güzeli o bana göre.
Kitap 2. Dünya Savaşı sırasında babaları savaşa giden bir grup çocuğun büyüklerin yerine geçmesini tarla ve hayvancılık işleriyle uğraşmak zorunda kalmasını anlatıyor. Cengiz ATYMATOV ' un hayatındanda izler taşıyan eser savaşın yıkımını ve getirdiği yokluğu en güzel biçimde bize aktarıyor.
AYTMATOV zaten eserlerinde sık sık savaştan bahseder. Bunun yanında bozkır tasvirleri , soğuk iklimin insan hayatı üzerindeki genellikle negatif etkilerini bunun yanında her şeye rağmen insanın doğasında yer alan umududa hissedebiliyoruz okurken.
Tabi ana karakter Sultanmurat ile Mirzagul isimli kızın belirli sınırlar, kalıplar dahilinde yaşanması öğretilen aşkıda unutulmamış.
"Aksay,Göksay,Sarısay. Dolaştım bunca diyar Bulamadım, bulamadım oy! Senin gibi yâr..."
Güzel, akıcı, biraz hüzünlü ama unutulmaz bir eser bu. Tüm dostlara tavsiye ediyorum