Sosyal hizmetin tarihsel kökenlerinin bilgisine sahip olmamız, bizim var olan toplumsal veya bireysel sorun(lar) konusunda daha kapsayıcı bir biçimde analizler yapmamıza ve sorunla(rla) ilgili algımızı, yaklaşım biçimimizi derinleştirmemize ve genişletmemize yardımcı olacaktır. İbn-i Haldun’un çağlara ışık tutan zarif ifadesiyle, herhangi bir olgusallığın tarih yazımında önemli olanın ilgili gelişimin veya gelişmenin “sırrını kavrama”yı öncelemektir. Burada önemli olan tarih ilminin gerçek bilgisine ulaşabilmek için sosyal olay ve olguların objektif gözleminden işe başlamak gerekir. Uygarlık ve toplulukların çeşitleri, zaman içindeki değişimleri ve bu değişimlerin nedenlerinin incelenmesi yol gösterici olacaktır. Böylece İbn-i Haldun’a göre tarihin içinde gizlenen “gerçek anlam”a veya “sırra ulaşmak” da ancak sosyal olayları inceleme, araştırma, üzerinde düşünme ve varlığın sebep ve illetlerini bilme ile elde edilmektedir. Buradan hareketle bu çalışma, sosyal hizmetin de diğer toplumsal olgularda olduğu gibi akışkan bir tarihinin olduğunu, doğup, gelişip ve değiştiğini kolaylıkla kabul etmektedir.