Hepimiz, hayatımızın samimiyet, sıcakkanlılık ve mutlulukla dolu olmasını istiyoruz. İnsan hakları ve saygınlığının korunmasını, sosyal ilişkilerimizin Kur’an kültüründen ve İslam mektebinin talimatlarından çıkmasını arzularız. Bu, Kur’an ve Ehl-i Beyt’e göre bir yaşamdır. Nasıl yaşama ve başkalarıyla nasıl bir diyalog kurma hakkında, “Sosyal Ahlâk İlkeleri” kapsamına giren bazı nükteler vardır.
Müslüman; dinî kültürünün esas ve sünnetleri çerçevesinde öyle bir şekilde yaşamalı ki tam bir cesaret ve iftiharla din imzasını bütün davranışlarına atabilmeli, yaşamı İslam etiketi olmalı, aile ve toplumda İslamî örneği kendi hayatına yansıtmalıdır.
Karşılaşma adabı, görüşme ve ziyaretler, ailevî ve dostluğa dayalı gidiş-gelişler, değişik kesimlerle olan konuşma ve davranışlar, dostluk şekilleri ve onun sınır ve ölçüleri, başkalarının haklarını gözetmek, edep, teşekkür ve ihtiram sosyal ahlak ilkelerinin bariz örneklerindendirler.
Bu çeşit sosyal ilişkiler, çeşitli unvanlarla ve çeşitli şartlarda gerçekleşmektedir. Bunlar, akraba ve yakınlarla olan ilişkilerde bazen “sıla-yı rahim” şeklindedir. Hastalara karşı bazen “hastanın halini sorma” adıyla gerçekleşir. Bazen Müslüman erkek ve kız kardeşlere, bazen komşulara ve bazen de yoksullara karşı “ziyaret” adını alır. Bazen ziyafet eksenli, bazen de uzak ve yakın yolculuklar ve hediye götürme getirme şeklindedir. Bazen de evlilik törenine katılma veya ağıt ve matem merasimlerine iştirak etme ve başsağlığı dileme şeklindedir.
Her hâlükârda bütün bunlar, irtibatların ve sosyal ahlakın görünümleri olup her insanın insanî ve ahlakî kültürünün kaynağının göstergeleridir. İslam da bu konular hakkında birçok söz söylemiş ve kılavuzluklarda bulunmuştur. İşte bu kitapta, dinin bu konular hakkındaki maarif ve öğretilerinden bir kısmını okuyacaksınız.