“Bazıları vardır ki yaşarken ölüdürler ve bazıları da ölüyken diri. Gönlü ölü olanın bedeni diri olsa da ölüdür. Gönlünün sırrını bilen ölse dahi diri… Ölmek dedikleri o sebeple hep aynı değildir işte. Bu âlemi ölü gibi yaşayanlar öte âlemde diri gibi dolaşırlar” dedi Yahya Efendi. Gözlerini kısarak Beşiktaş sırtlarından deryaya bakıyordu. Ölüm bedeni öldürüyor lakin gönlüne dokunmuyordu insanın. … Eskiler İstanbul’un dört manevi muhafızı var diye inanırlarmış. İşte Yahya Efendi o dört manevi muhafızdan biri… Ölse de vazifesi bitmeyen bir gönül eri… Cihan Sultanı Kanuni Sultan Süleyman’ın sütkardeşi İstanbul’un sahipleri toprağın üstünde yaşayanlar değil, altında yaşayanlardır. “Ölümsüz bir aşk mı istiyorsun o vakit ölümsüz olan bir sevgiliye âşık ol” diyor eskiler işte ben de öyle bir âşıktan bahis açıyorum bu kez. Bu dünyadan göçüp giden ama ölmeyen birinden… Yahya Efendi’den… Zira Yunus’un da dediği gibi “Âşıklar ölmez…” … Ölenler yok mu oluyorlar sanıyorsun kâri? Ya ölmeyen ölüler de varsa?
Ölümsüz bir aşk istiyorsan Ölümsüz'e aşık ol kari. Ölmeyen'e aşık ol. Zira beden ölür toprak olur, can bedenden ırak olur, dünya dahi helak olur. Lakin aşk varsa gönlünde insanın ölüm ona vuslat, ölüm ona yar.. Yunus'un dediği gibi: Aşıklar ölmez... Lakin yetmiyor gücümüz ölmeyen ölüleri görmeye..