Recaîzade Mahmut Ekrem külliyatının üçüncü cildi, üstadın şiir kitaplarını ve dergilerde dağınık kalan şiirlerini bir araya getiriyor. Onun 1871 yılında Nağme-i Seher ile başlayan şiir etkinliği, 1885’te Zemzeme’nin üçüncü kısmıyla kitap bağlamında sona erer. Bununla birlikte 1893’te yazıp sakladığı, sonradan da unuttuğu Nefrin (1916) ile 1880’lerin sonundan 1912’ye kadar yazıp dergilerde dağınık bıraktığı şiirlerinin varlığı, Recaîzade Ekrem’in şiirle ilişkisinin azalarak olsa da sürdüğünü gösterir. Yine de belirtmek gerekir ki, Zemzeme sonrası, külliyatın ikinci cildinin sunuşunda ifade ettiğimiz gibi, Ekrem’in şiirin dışına da çıkarak ilgi alanını, dikkatini eleştiri, edebiyat tarihi, biyografi gibi ikincil türlere yöneldiği bir süreçtir. O dönemin eserlerine külliyatın ikinci cildinde (2014) yer vermiştik.
Elinizdeki kitap, Recaîzade Ekrem’in Nağme-i Seher (1288/1871)’den başlayarak Yâdigâr-ı Şebâb (1290/1873), Zemzeme 1(.kısım:1299/1883), Zemzeme 2(.kısım; 1300/1884), Zemzeme 3 (.kısım; 1301/1885), Nefrin (1332/1916) adlı kitaplarındaki şiirleri ve dergilerde kalan on altı şiir ve bir mensur şiiri kapsamaktadır. Bu yeni külliyatı hazırlarken 1997 yılında yayımlanan ve Recaîzade Ekrem’in sadece kurmaca türlerdeki eserleriyle sınırlı kalan külliyata göre- birtakım değişikliklere gittik. Üstadın Tefekkür, Pejmürde ve Nijad Ekrem adlı eserlerindeki manzumeleri şiir külliyatından zaten daha önce çıkarıp ait oldukları özgün eserlere iade etmiş ve yukarıda değindiğimiz üzere bu serinin ikinci cildinde (2014) yayımlamış idik. Bu ciltte yer alan şiirlerin tamamına yakını, ilk külliyatta yer almıştı. O yayımdaki eksiklikleri ve yanlışlıkları olabildiğince gidermeye çalıştık.
Recaîzade Ekrem’in ilk kez bu ciltte yer alan eserleri de var. Nağme-i Seher’in sonunda yer alan “Asar-ı Nesriye” adlı bölümdeki mensur metinler de ilk kez Latin harfleriyle yayımlanıyor. Deneme ve biraz da mensur şiir tarzlarının ilk örneklerinden olan bu parçaların, Recaîzade Ekrem’in sanatçı ve entelektüel kişiliğinin değerlendirilmesinde yeni katkılar getireceğini düşünüyoruz. Üstadın, dönemin süreli yayınlarda dağınık kalmış olan yedi şiiri ve bir mensur şiiri de yine bu yayım ile ilk kez Latin harfleriyle buluşmuş oluyor. Ayrıca şunu da belirtmek gerekir ki, Recaîzade Ekrem, özellikle Zemzeme’lerini çok güzel desenlerle süslemiş. Şiirlerin arasına serpiştirilmiş olan bu desenleri kitaba aktararak eserin özgünlüğünü korumaya özen gösterdik. Okurların, bu desenlerde, üstadın ince zevkine kitap tasarımı boyutunda da tanık olacağından eminiz.
Bu kitapta yer verdiğimiz eserler üzerine burada tahlilî ya da dönemsel bir bilgi vermeye gerek duymuyoruz. Söz konusu eserlerin ayrıntılı incelemesi için değerli hocam Dr. İsmail Parlatır’ın Recaî-zade Mahmut Ekrem Hayatı-Eserleri-Sanatı (DTCF Yayınları, Ankara, 1983) adlı çalışmasına bakılabilir.