Kemal Varol okurlarının yakından bildiği “Arkanya”dayız yine. Adını tersine çevirmiş çocukların gözünden Arkanya’nın hem uzak, hem neşeli, hem acılı zamanlarına gidiyoruz bu kez. Kara, esmer, bıçkın çocukların hikâyeleri yer alıyor Sahiden Hikâye’de. Lamek ve arkadaşları Gobi, Domestos, Zehra ve Küçük Amca… Bütün bu keşmekeşin ortasında yazıya sığınmış, yazıdan başka gidecek yeri olmayan bir çocuğun avuçlarındaki harflere bakıyoruz.
Sahiden Hikâye ile 2018 Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazanan Kemal Varol, şiirlerinin ve romanlarının yanı sıra öyküleriyle de Türkçe edebiyatın zenginliğine zamansız bir çentik atıyor.
“Biliyor musun Gobi,” dedim, “şu bizim on bir on iki yaşımız ömür boyu bizimle gelecekmiş.”
“Gelirse gelsin,” dedi Gobi, “ne zararı var!”
“Öyle değil olum,” dedim başımı iki yana sallayarak. “Yani bu yaşta ne yaşıyorsak bir illet gibi yakamıza yapışacakmış her şey. Kırk yaşımıza da gelsek aynı bokun soyu olacakmışız.”
Enseme bir şaplak vurup “olur mu lan hiç öyle şey!” dedi.
“Bal gibi de olur,” dedim. “Günün birinde başımızı bir eve sokup böyle çoluk çocuğa karışmış, göbek falan bağlamış, her şey güllük gülistanken, bir gece kan ter içinde uykudan uyanıp pencereye atacakmışız kendimizi.”
“Sonra?”
“Sonra pencerede sıkıntıyla sigara içerken bizim bu yaşımız böyle yavaşça sokaktan geçip el sallayacakmış bize. Eksik kaldım, gel beni tamamla, diyecekmiş.”