Freud ve Jung Bir Araya Gelse Daha İyisini Yazamazdı
53. doğum günün kutlu olsun, doktor. Ölümünün ilk gününe hoş geldin.
New York`lu bir psikanalist olan Dr. Frederick Starks tehdit dolu, gizemli bir mektup alır. Kendini, Rumpelstiltskin adlı bir adamın tasarladığı korkunç bir oyunun ortasında bulur. Kurallar bellidir: İki hafta içinde Starks onun kim olduğunu tahmin edebilirse özgürlüğünü geri kazanacaktır.
Başarısız olursa Rumpelstiltskin, Dr. Starks`ın sevdiği 52 yakınını tek tek öldürecektir ancak ona bir seçenek daha sunar: Kendini öldür. Zamana karşı bu zorlu yarışta Starks`ın kaderi, intikamını dolambaçlı yollardan almak isteyen bir psikopatın ellerindedir. Bu deli adamı durdurmanın bir yolunu bulmak zorundadır... yoksa deliren kendisi olacaktır.
"Hem bir gerilim romanı, hem bir varoluşsal tez, hem de freudyen bir cehennem seyir raporu... Kusursuz bir zamanlama ile gerilimi asla elden bırakmıyor. Katzenbach öyle kıvrak bir anlatıma sahip ki kitabın atmosferi içinize işleyecek."
-Washington Post
"Müthiş bir iç hesaplaşma. Çalınan kimlik, intikam ve benliğin keşfi üzerine yazılmış sonuna kadar özgün bir hikaye."
-USA Today
"Sizi esir alacak... Defalarca okumak isteyeceksiniz."
Yazarın Profesör kitabını okurken bu kadar durağan gelmemişti aslında. Gerçi o kadar akıcı değildi o da. Iki kitabının da giriş ve gelişme kısımları birbiriyle yarışır derecede durgundu. Climax ve sonucu ise çok daha akıcıydı.
Yedi günde bitirebildim ancak. Bu kitabında, özellikle ilk üç yüz sayfasında kendimi zorlayarak okudum. Kitaptan soğumamak için günde elli sayfa ile sınırlandırdım okumayı bir süre. Sıkıcı ve sürükleyiciliği yoktu. Ama bu demek değil ki kitap kötüydü. Farklı tarzlara alışmadığım için daha yavaş ilerleyen ve içeriği dolu dolu olan kitaplar boğucu geliyor. Sürekli çalakalem bir anlatımla kaç-kovala polisiye kitaplarına alışmışım. John Katzenbach'ın dünyasında girince her şey yavaşladı sanki. Önce sıkılıp bırakmak istedim ama bir süre sonra alıştım kaleminin akışına. Aklıma balık tutmaya ilk gittiğim zamanlar geldi. Sürekli sızlanır ve beklemek istemezdim ancak bir süre sonra akşamdan sabaha kadar öylece bekleyebilir hâle geldim. Yazarın kitapları da böyle bir intiba uyandırdı. Eğer ortasında kadar bekleyebilirseniz sizi içine çekeceğine inanıyorum.