Platon`un felsefesinin Felsefe Tarihindeki yeri öylesine benzersizdir ki, bütün bir İdealizmin başlangıcı gibi ereği de ondadır. Hiç kuşkusuz bilgelik-sevgisi onda Parmenides`ten Herakleitos`a, Zenon`dan Sokrates`e antik çağın tüm soylu eytişimcilerini kucaklar. Ama ancak onun felsefi yaşamı düşüncesiyle ve eylemiyle bütünleştiren İdealizmindedir ki tüm ön felsefi çabanın gerçek değeri ve gücü kendini gösterir, ve ussallığın, İdeanın varoluşun gerçek değer ve anlamının kaynağı olduğu kavrayışı doğar. Kendini ilkesinde gösteren bu erek nedeniyle, ilkesi ile bir olan erek nedeniyledir ki Felsefe Tarihinin kendisi doğal olarak Platonizmin tarihinden, felsefi gerçekliğin açınımı özsel olarak Platonik İdeanın açınımdan başka birşey değildir. Onun İdealar Kuramı felsefi dizgeler içersinden ilerleyen kurgul düşüncenin yarattığı her yeni tabloyu bir kez daha çizecek, Kavramın felsefe tarihinde kendinde ve kendi için her yeni irdelenişi özsel olarak bir kez daha "Parmenides"te en çarpıcı sergilenişini bulan o eytişimsel ustalık ve üretkenlik düzeyine yükselişi arayacaktır. Eğer Platon kuramıyla insanın Gerçeğe yetenekli olduğunu tanıtlamışsa, eylemiyle de Erdeme yetenekli olduğunu göstermiştir. Eğer Eğitimin insanın gerçekleşmesi için biricik yöntem olduğunu göstermişse, gerçek eğitim olarak Felsefenin bütün öneminin ve bütün anlamının ideal insan bilincini üretme girişimi olmasında yattığını da göstermiştir. A. Yardımlı