Tüm dünyada ve ülkemizde sağlığa yapılan harcamalar artıyor. Bunu olumlu bir gösterge olarak görebilir miyiz? Sağlık talebinin ne kadarı "ihtiyaç", ne kadarı "kışkırtılmış" ya da "üretilmiş" talep? Dünya egemenleri, temel bir insan hakkı olan sağlık hakkını, sermaye birikimi ve kâr sağlamanın aracı haline getirmek için sistemli bir uğraş veriyorlar. 1990 sonrasında Dünya Bankası-IMF telkinleriyle başlatılan bu süreç, özellikle neoliberal AKP iktidarında hızlandırıldı. Özel hastaneciliğin, özel sağlık yatırımlarının teşvik edildiği bu sürece, kamu kaynakları ile destek veriliyor. "Sağlıkta Dönüşüm" adı altında kamu sağlık çalışanlarının ekonomik-demokratik hakları budanıyor, hastane şartları "fabrika" şartlarına dönüştürülüyor. Vergi ve sigorta primi ile sağlığın finansmanına zaten katkıda bulunanlar, cebinden biraz daha sağlık harcaması yapmaya mecbur bırakılıyor. Kısaca sağlığın bir meta, yani alınır satılır bir "şey" haline getirilmesi, ticarileştirilmesi, piyasalaştırılması ile tesis edilen "Kapitalist tıp modeli" hızla hayatımıza egemen kılınmaya çalışılıyor. Bu sürecin Türkiye koşullarında gerçekleşme biçimini sergilemek, yeni mekanizmaları açıklamak ve ortaya çıkardığı sonuçları irdelemek bu çalışmanın ana konusu. İzmir Tabip Odası ve Yordam Kitap’ın ortaklaşa yayınladığı bu kitap, güncel sorulara tatminkar cevaplar veriyor.