İlk yazıldığında, “Daha erken, ihtilal sahipleri bu eseri yasaklar, yayınlayanlar zor durumda kalır,” diyenler oldu. Doğrusu, eser dışarıya gönderildiğinde, dışarının puslu ve dumanlı havası ürkütücüydü.
Kimi dostların bu tür endişe taşıması da tabiiydi.
Evet, sözün burasında, o yiğitlerden ve mücadelelerinden de bahsetmek istiyorum.
Zira bu mücadele bizim nazarımızda “İslam’a hizmeti” amaçlıyordu.
Mücadele eden çoğunluğun kafasında ve yüreğinde bu niyet vardı. Bizler, saf manada İslam’ın iktidarını, Allah’ın hoşnutluğunu istiyorduk.
Şehitlerimizin son yolculukları, hâlleri bunun en büyük delilidir.
Ne var ki... Evet, üzülerek ve gözüm dolu dolu söylemek zorundayım ki, İslam diye bilinen bu davaya, bu mücadeleye ihanet edenler oldu.
İfadem ağır da olsa, bu hakikati gözler önüne sermek mecburiyetindeyim.