Taylor, kitabın büyük bölümünü, insanın anlam ufkunu daraltan bireyciliğin temelinde yattığını düşündüğü pozitif ideali tanımlamaya ayırıyor. Taylor’ın *sahicilik etiği* dediği bu ideal, kişinin kendine karşı dürüst olması, hayatını kendisine göre, başka kimseye öykünmeden yaşaması, yaşam modelini kendi içinde bulması gerektiği düşüncesine dayanır. Burada, doğruyu yanlışı bilme, yani âhlak, herkesin kendi iç sesine kulak vermesinin sonucudur. Sahicilik bir özgürlük idealidir, insanı kendine karşı sorumlu kılar.
Sahicilik *benmerkezcilik* değildir; çünkü insan kendi kimliğini ancak insan dillerinin zengin anlatım araçlarını edinerek, tüm hayatı boyunca *anlamlı ötekiler*le diyalog, hatta mücadele içinde biçimlendirir. Kendini tanımlamak, ötekilerle arandaki farkta neyin önemli olduğunu belirleyecek bir anlam ufkunu gerektirir. Bazı seçimlerin diğerlerinden daha değerli olmasını da yine bu anlam ufku mümkün kılar. Yani kişi ancak tarihin, doğanın taleplerinin, diğer insanların ihtiyaçlarının, yurttaşlık görevlerinin önemli olduğu bir ortamda anlamlı bir kimlik edinebilir.