Canlar köşesinde yazmış olduğum yazılara ve yaptığım söyleşilere gelen sorulara verilen cevapların derlenmesini yeniden yayınlamak ihtiyacı duyduğumdan, aydınlanması gereken yeni sorulara bir nebze de olsun katkı sunmak için 630. kitabımı sizlere sunuyorum. Öncelikle mezhepler toplumun kanayan bir yarası olarak, olumsuz bir işlev görmeyi sürdürmektedir.
Dinler tarihini inceleyen düşünürler, mezheplerin kuruluş tarihindeki faciaları görerek ürpermişlerdir. İnsanlık tarihinin yüz karası olan faciaların, entrikaların, dolapların, ahlaksızlıkların, tecavüzlerin derin ıstırapları vardır.
Âdem’den bu deme kadar aslında tek bir din vardır, o da İslam’dır. İnsan insan olalı din aynı dindir. Bir kere katiyetle bellidir ki, din asla mezhep olamaz. Hz. Davut, Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz Muhammed başta olmak üzere hiçbir peygamber bir mezhep getirmemiştir. Din mezhep olsaydı, ulu Tanrı peygamberlerini dini yaysınlar diye değil, kendi mezheplerini kursunlar ve dünyada halkı birbirine katsınlar diye yollardı.