Günümüzde Mesnevi üzerinde çalışma yapmak birçok araştırmacının arzusu ve amacı haline gelmiştir. Bu satırların sahibi bunlardan biri olmak heyecanıyla Mesnevi`nin yeni bir çevirisini hazırlama cesaretinde bulundu. Bu çabayı doğuran ilave bazı sebepler vardı elbette. Bunlardan bilimsel hedef ve usuller hakkında ilerideki sayfalarda bilgi verilecektir. Ancak hemen belirtmek gerekir ki, Mesnevi`nin Türkçemizde birçok tercümesinin bulunması herhalde yararlı olacaktır düşüncesi, taşıdığımız endişeleri ortadan kaldırdı. Sonuçta okuyucunun eline böyle bir çeviri ulaştı.Eldeki çeviride, istinsahı 677/1278`de Konyalı Muhammed b. Abdullah tarafından tamamlanan Konya Mevlana Müzesi nu. 51`de bulunan mevcut en muteber yazma nüsha esas alınmıştır. Zaten bu yazmanın varlığı bilindikten sonra hemen bütün ilmi çalışmalarda dikkatler bu yazmaya yönelmiştir. Örnek olarak Reynold A. Nicholson XX. asrın ilk yarısında 8 ciltlik büyük çalışmasını gerçekleştirirken önce bu nüshadan habersizdi. Bu nedenle bu yazmayı 3. defterin 2835. beytinden sonra kullanmaya başlamış ve daha önceki beyitlerle bu nüshanın farklılıklarını, başka üç yazmanınkilerle birlikte 3. cildin ekler bölümünde göstermiştir. Merhum Abdülbaki Gölpınarlı da çalışmalarını hep bu yazmaya dayalı olarak yapmıştır. Ayrıca bu Mesnevi yazması önemine binaen tıpkıbasım halinde Tahran`da 1371 hş./1992`de ve Ankara`da 1993`te yayımlanmıştır. Özellikle T.C Kültür Bakanlığı tarafından özenle gerçekleştirilen ikinci yayın büyük bir ihtiyacı karşılamış ve yeni çalışmalara zemin hazırlamıştır.