İnsan nasıl meczup olur? Cibran’a göre herkes kadim gerçeklerin bilinciyle doğar. Gerçek yüzlerini gizleyen toplumun içinde bu bilgiyi unutur, arayışından vazgeçer. Ta ki bir gün uykusundan uyanana ve her şeyi olduğu gibi görene kadar. Ancak bu özgürlüğün bedeli meczup olarak görülmesi ve toplumun dışına itilmesidir. Yazarın kendi çizimleriyle yayımladığımız Meczup, adeta yüzyılların birikimini taşıyan bir bilgelikle bize, insanın benlik arayışında her zaman aklına gelen soruları sorduruyor.
*Halil Cibran’ın üçlemesinin ilk kitabı olan "Meczup"u okumaya "Ermiş"ten başlamam ne yazık ki biraz sıra dışı oldu. Cibran’a göre meczup, toplumun kalıplarına uymayan, özgür düşüncelere sahip ve kendi iç dünyasında yaşayan biridir. Toplum tarafından deli olarak görülse de, aslında gerçekliği daha net gören, derin bir anlayışa sahip bir varlıktır. Yazarın eserlerini okurken bu gerçeği daha iyi anladım. Sürekli kişisel gelişim kitapları okurken yaptığımız gibi, kendi iç dünyamızı sorgulamak ve kendimizle yüzleşmek istiyorsak, "Meczup" en iyi rehberlerden biri olabilir. Bu eser, bizi derin düşüncelere sevk ederek hayata farklı bir perspektif kazandırıyor. Yazara olan hayranlığım bir kez daha arttı. Kitaptan en sevdiğim alıntı ise şu: "Herkes delidir, sadece deliliğin çeşitleri farklıdır." Bu söz, beni her okuduğumda derin düşüncelere daldırıyor. Eğer siz de kendi dünyanızı daha iyi anlamak istiyorsanız, "Meczup"u mutlaka okumalısınız.**