Jack London’ın, kendi hayatından izler taşıyan romanı Martin Eden, denizci bir gencin kişiliğinden ödün vermeden sınıf atlama çabalarını anlatıyor. Zengin bir ailenin kızına âşık olan Martin Eden, ona erişebilmek uğruna kendini ilme ve ünlü bir yazar olma hayaline adıyor; bu hayal uğruna takıntılı denilebilecek bir şekilde varını yoğunu ortaya koyuyor.Edebiyat tarihinin kuşkusuz en özgün karakterlerinden biri olan Martin Eden, azmi ve zekâsıyla yalnızca işçi sınıfını değil, dahil olmaya çalıştığı burjuva dünyasını da aşıyor. Böylece maskelerin ardında yatanı görüyor, toplumun gerçek yüzünü idrak ediyor. Neticede her iki sınıfa da ait olamamanın yorgunluğu, yazarlık serüveninde çektiği fiziksel ve ruhsal zorluklara eklenince Martin, derin bir yalnızlığa sürükleniyor. Başarı sürecinin haşinliğinin sonunda başarının tatminsizliğiyle karşı karşıya kalıyor. Jack London’ın başyapıtı olan bu trajik roman, okurlarını tıpkı Martin’in hayatı gibi dalgalı bir yolculuğa çıkarıyor.
Martin eden’ e "Mart" diyebilecek kadar içli dışlı oldum ve Mart'ın nazarında yeteneğin çok abartıldığı ve kişinin yetisinin yapabileceği birşeye yatkınlığını belirleyici olması dışında başka bir katkısı yoktur insanın hayatına, bireyi asıl geliştiren ve hayatına yön vermesini sağlayan en önemli mefhumun talep etmek, mücadele etmek, çalışmak ve fikirlerini geliştirmek için okumak Martin eden'in de dediği gibi "pusulasız" olmamak, fikirlerle dertlenmek gerek...
Denizci olan ve işçi sınıfından martin eden’in üst sınıftan olan Ruth'a aşık olmasıyla başlayan Kitap başlarda bir aşk romanı gibi birisini gerçekten sevmenin insana neler yaptırabileceğinin, aşkın gücünü anlatacak derken, denizci deyimiyle öyle bir dümeni çeviriyor ki martin'in mücadelesine ve çalışma azmine hayran olmamak mümkün değil. Okurken Jack London'un yarı otobiyografik romanı olduğu düşüncesi ile yol almak güzeldi Kitabı bitirdiğinizde bu konu da yazarın sürprizini göreceksiniz. İncelemeye başka bir konudan devam istiyorum.
Zihnimi kurcalayan Jack London’un da değindiği ve bir Yazar için en önemli gerekliliklerden olan" Üslup" hakkında yazmak istiyorum.
"Üslubum bozulur. Üslup sahibi olabilmek için ne kadar çalıştığım hakkında bir fikrin var mı?s306 Üslup sahibi bir yazar olduğu, üstelik bu üslubun da insanların çok hoşuna gittiği anlaşılmıştı.s434"
Bir Yazarın kitabını yada bir yazısını okurken üslup en değer verdiğim konuların başında gelir. Yazdıkları kelimelerin manasında ki fikri bize sunuş biçimine ve bu dili kullanırken adeta okuruyla konuşuyormuş edasıyla yapması çok değerli bir meziyet Önemli yazarların hepsinin Üsluplarıyla usturuplu bir biçimde bize yazdıklarını sunduğu farkedeceksinizdir. Hepsine aynı konuyu verilse bile kelimelerin manasındaki nüansı belirleyen üslupları olacaktır, bu çok önemli bir imza, Düşüncelerini birisiyle konuşuyormuş edasıyla kağıda dökebiliyorsan olmuşsundur demektir. Ve iyi bir okurun bu kitabı okuduğunda ilk farkedeceği konulardan birisi Jack London'un bu kitabı kağıda dökmeden önce zihninde yazdığı olacaktır. Bu konuda ve yazarların ilham aldıkları konular hakkında Karanlığı Aydınlat kitabının da çok faydası olacağı kanaatindeyim. Bu arada Levent Cinemre'ye bu kadar güzel bir eseri bizlere çok usturuplu bir şekilde sunduğu için Çok teşekkür ediyorum.
Okumayı düşünüyorsanız kesinlikle ertelemeyin. Keyifli okumalar dilerim Herkese... Jack London