Korku edebiyatının geleceğini gördüm...Ad Clive Barker'dı.Stephen KingWill Rabjohns her şeye sahipti: Yakışıklıydı... Zengindi... Dünyanın en ünlü doğal hayat fotoğrafçısı olarak saygı görüyordu. Ama Will, aynı zamanda hayaletlerle boğuşan bir adamdı. Bir yandan hayatını sanatı için tehlikeye atarak, vahşi doğanın saf tragedyası ile acımasallığını fotoğraflarında yakalıyordu. Bir yandan da doğa dışı/ötesi/üstü yaratıklara karşı ayakta kalmaya çalışıyordu. Bir insanın kişisel erotizmini, doğaüstü alanlara kadar yansıtan bir mücadelenin de yanı sıra...Will Rabjohns, bir kutup ayısının pençelerinde ağır yaralanarak girdiği komada çocukluğunun merkezi olan bir anıyı yeniden yaşar. Ona doğanın kalbinde yatan gizemi gösteren eski ve korkunç güçlerle yeniden buluşur. Ve eğer uyanırsa geçmişindeki karanlıkla yüzleşmesi gerektiğini anlar. Bu savaşı yalnızca kendi ruhu için değil, bütün bir gezegenin ve yaşayan her canlının ruhu için vermesi gerekecektir.
Okuduğum en iyi ve keyif verici kitaplardan biriydi. Tamamen kendine özgü orijinal bir konusu ve tarzı var. Final haftasına giriyor olmasam üç gün yerine iki günde bitirirdim.
Okumadan önce korku ve gerilim türünde bir kitap olduğunu düşünüyordum Stephen King'in de yaptığı yorum üzerine. Ancak korku ve gerilimle alakası yok. Farklı, doğaüstü varlıklar okuyorsunuz ancak gerilim yerine merak uyandırıcı ve bambaşka bir tür. Daha çok aksiyon derdim ben. Stephen King'in bu kitabı neden sevdiğini anlamıyor değilim. Kendine yakın, hatta belki kendisine denk bir hayal gücü keşfetmiş olması, arka kapaktaki "Korku edebiyatının geleceğini gördüm... Adı Clive Barker'dı." yorumu yazmasına yol açmış olmalı.
Kitapları neden sevdiğimizi hatırlatacak muhteşem kitaplarla daha sık karşılaşmayı umut ediyorum ben ve diğer herkes adına.